İslam hekiminden doktorlara sağlık tavsiyeleri
Tıp ve ahlak birbirinden ayrılamayacak kadar ehemmiyetlidir. Bundan dolayı da ilk çağlardan itibaren tıp ahlakı üzerinde sayısız eser kaleme alındı. Dünyanın en şerefli ve itibarlı mesleği olarak tıbbı gören Müslüman hekimler de kendinden sonra gelecek kişilere yol göstermek için çeşitli tavsiyelerde bulundu. Bunlardan biri Ebu Bekir er-Razi'ydi. İslam uygarlığının en başarılı hekiminin öğrencisine gönderdiği mektuplarda verdiği öğütler sonrada kitap haline getirilerek Ahlâku't-Tabîb adıyla anıldı. Sizler için İslam hekiminden doktorlara sağlık tavsiyelerini derledik.
Giriş Tarihi: 02.09.2020
08:53
Güncelleme Tarihi: 02.09.2021
13:28
En büyük hatalardan biri de, hastanın hastalığı ile ilgili yaptığı bir şeyi, tabibin kendisini kınamaması ve azarlamaması için ondan gizlemesidir. Böyle hata yapan ve bunu gizleyen hasta iki hata, iki cinayet irtikâp etmiş olur. Hasta yaptığı gizli işi tabibe açıklamadığında, tabip, tedavisi hususunda ona yol gösteremez.
Sabuncuoğlu Şerefeddin'in hastalıkları tedavi yöntemleri
Damardan kan almak istediğinde, -hassaten hizmetine yeni girmişsen, eski durumu sana malum olmadığından- hastanın nabzını araştırman ve idrarını incelemen gerekir.
Ama uzun müddettir hizmetinde bulunduğun, tabiatını bildiğin hastanın kanını, kanın alınması gerektiğini gösteren nabız ve idrarı, kanın rengine, bolluğuna veya yoğunluğuna delalet eden hususları ya da burun kanamasını araştırmaksızın alabilirsin.
Tıp sanatını tatbik etmek için hastayla uzunca görüşmelere ihtiyaç vardır. Şüphesiz ki bir insanla bir sene boyunca konuşan tabip, onun tabiatını, bir ay konuşandan daha iyi bilir. Tabibin usule (tıbbın aslına) çok iyi hâkim olması ve füru'u (uygulama ve ilaçlara dair kitapları) da okuması gerekir. Bu iki hususa yeterince vâkıf olmayanların tıpla ilgili bir şey yapması doğru olmaz, tıb sanatındaki işlerde de muvaffak olamaz. O halde sen bu iki esasa dayanmalısın.
Bil ki, hırsızlar ve yol kesiciler, açgözlü tabiplerden daha iyidir. Çünkü bunlar malı götürürler. Cana kastetmeleri ise düşük bir ihtimaldir. Sahte tabiplerin kıymetli canlara kasdı daha çok muhtemeldir. Bu sahtekârların çoğu, yaptıklarını zahitlik ve insan sağlığını koruma olarak aksettirirler. Eğer böyle davranmayı terk ederlerse, elbette bu onlar için, hem din hem dünya, öncelikle de ahiretleri itibariyle182 kendilerine bir mükâfat olur.
Bil ki, tevazu, bu tababet sanatında –kendini seviyesizleştirmeksizin- bir süs ve bir güzelliktir. Öyleyse tabip en güzel kelime ve en iyi sözlerle yumuşak konuşmalı, insanlara karşı bayağı ve acımasızca hitap etmeyi bırakmalıdır. Tabip her ne zaman bunu yaparsa, seçkin ve başarılı olur.