Arama

Kitapların muhafızı: "Yâ Kebîkec"

Kitapları haşeratın tahribinden korumak amacıyla eskiçağlardan beri çeşitli tedbirler alındığı bilinir. “Kebîkec”in de el yazması kitapları güvelerden korumak için üzerlerine yazılan bir kelime olduğuna inanılır. Öyle ki Osmanlı Türkçesi ile yazılmış kitapları seven, el yazması eser meraklıları ve sahafların çok sık gördükleri bir ibaredir; “Yâ Kebîkeç…”

Kitapların muhafızı: Yâ Kebîkec
Yayınlanma Tarihi: 2.09.2018 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 02.09.2018 17:57

Emârât-ı Müselmânî'den anda nesne yok ancak
Elinde bir müzahref nesne var nâmı kebîkeçtir
(Osmanzâde Tâib)

Kebîkec asırlarca müstensihler (el yazmalarını kopyalayanlar) tarafından kullanılmış önemli bir koruyucudur. Kebikecin kullanılmasında başlıca iki rivayet vardır. Kebikec kitap kurtlarının efendisidir. Eserin üzerine Ya! Kebikec! yazıldığında kitap kurtlarının esere zarar vermeyeceğine inanılırdı. Bir başka inanışa göre ise Ya! Kebikeç! ibaresinin yazıldığı mürekkepin zehirli kebikeç bitkisinin yağından yazıldığı için kitap kurtları esere yaklaşamazlardı...

Müellif binbir zahmetle telif ettiği eserine, kendisi için "el-Muhtâç ilâ rahmeti rabbihil-Ğafûr" ya da "Ğufira zenbuhû" şeklinde duâ ifâdeleri yazarken, kitabının korunması için de "Yâ Hâfız Yâ Kebikeç" yazardı.

KİTAP KURTLARINI ETKİLEYEN DUA

Kitapların genellikle ilk sayfasına "kebîkec", "yâ kebîkec", "yâ hafîz yâ kebîkec" gibi ibarelerle yazılan kelimenin, Süryânîce'de haşeratı yok etmekle görevli bir meleğin veya kitap kurtları şeyhinin adı olduğu ve üzerine yazıldığı kitaba haşeratın, o melekten korktuğu yahut şeyhlerinin adına saygı duyduğu için zarar vermediği rivayet edilir.

Başka bir rivayete göre ise yine kitap kurtlarını etkileyen tılsımlı bir söz veya duadır. Değişik kaynaklarda kebîkecin bir bitki olarak düğün çiçeği, sarı çiçekli düğün otu, keffü's-sebu', kırlangıç otu, kes-i vîran, şecerü'd-defâdı', kibrit çiçeği, kurbağa otu, kurbağa ayası, kâğıthâne çiçeği, mastava çiçeği, ranunculus asiaticus, sarı çiçek, sırtlan ayası, sütleğen, şakîk, verdü'l-hub, yırtıcılar ayası gibi karşılıkları da bulunur.

Kitapları haşeratın tahribinden korumak amacıyla Eskiçağlardan beri çeşitli tedbirler alındığı bilinir. Bunun için bazı bitkilerin suyu veya yağı kullanılır. Tıp yazmalarından elde edilen bilgilere göre kebîkecin zehirli bir bitki olması ve o bitkiden üretilen bir maddenin mürekkebe karıştırılıp yazı veya sadece kebîkec kelimesinin yazılmış bulunması ihtimali büyüktür. Bu var sayıma göre kebîkec önceleri ilmî temellere dayanan bir uygulamayken zamanla folklorik bir unsur, bir inanç şeklini almıştır.

ZEHİRLİ DÜĞÜN ÇİÇEĞİNDEN SİHİRLİ HAŞERE MELEĞİNE

Süryânicede "Tüm böceklere hükmeden meleğin adı" şeklinde geçen Kebikeç, bazı Arapça ve Osmanlıca kaynaklarda da "sürüngen ve böceklere hükmeden melek ya da cin" şeklinde tarif edilmiştir. Kebikeçe "Hüdhüd Kuşu" diyenler de olmuş, hattâ bu kuşun tüylerinin, kitap sayfalarının arasına konmasıyla, güve, kitap kurdu gibi haşeratın kitaba yaklaşamayacağı ifade edilmiş.

Farklı bölgelerde farklı isimlerle anılan fakat illâki bilinen Kebikeç, Kuzey Afrika'da "Kabikah, Kabikanc, Kaykatac, Akikanc", Endonezya'da "Yâ Kih" isimleriyle anılır. Büyük zahmet ve sabırla çok uzun sürelerde yazılan el yazması eserlerin, haşerât tarafından yenmemesi için dâimâ Kebikeç'ten meded umulurdu.

Fakat Farsça bir lügat olan Burhân-ı Kâtığ'da Kebikecin "Düğün Çiçeği", "Kurbağa Otu" ve "Mastara Çiçeği" diye geçmesi, bazı Osmanlıca sözlüklerde de "Düğün Çiçeği" diye tanımlanması, bir gerçeği ortaya çıkarıyor. Esasen zehirli bir çiçek olan Kebikec, kitapların arasına konur ve haşeratın zarar vermesi engellenirdi. Zamanla Kebikec bitkisini ezip, suyu ile kitap kapaklarına "Meded Yâ Kebikec" yazarak bu işi daha estetik hâle getiren hattatlar da çıkmaya başladı. Derken bir zaman geldi ki, düğün çiçeği Kebikecin kendisi değil de, zehirli suyundan yazılmış ismi konuldu kitapların başına bir muska gibi. Nihâyet bu işin aslı unutuldu. Kebikec bitkisi unutulunca artık kitaplara sâdece bu isim, hem de herhangi bir mürekkeple yazılmaya başlandı. Böylece Kebikec ismi efsunlu bir hâl aldı. Ve bu "Zehirli Düğün Çiçeği", "Sihirli Haşere Meleği" oldu çıktı.

OSMANLI'DAKİ MEKTUPLARIN İÇİNDE DE VAR

Osmanlı'da mektupların gönderilen yere selametle ulaşması için de kâğıtlara "Yâ Beduh" yazılırdı. Farisi olan bu kelime, "yürümek" manasına geliyor. Bazı lügatlerde ise Beduh'un haberleri yerine ulaştırmakla vazifeli bir meleğin ismi olduğu rivayet edilmekte. Osmanlıdaki insanlar, bu kelimeyi mektuplara yazarak yardım ummaktaydı. Aynı zamanda seyahate çıkanlar ve hamile kadınlar da "Yâ Beduh" yazılı bir kâğıdı üzerlerinde taşırlardı. (TDV, İslamansiklopedisi, Kebîkec - Tuba Çavdar)

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN