Yaman Dede'yi tanıyanlar, bilenler onu anlatırken üzerinde durdukları, bahsetmeden geçemedikleri konu onun has bir Hz. Peygamber aşığı olmasıdır. Talebeleri ondan bahsederken onun mutlaka bu yönüne işaret eder, ders anlatırken konu Hz. Peygamber'e geldiğinde gözyaşlarına hakim olamamasını anlatırlar. Dersi ağlayarak anlatırmış. Meşhur hikayedir, hep anlatılır. Bir gün Yaman Dede, Galata Mevlevihanesi'ne giderken yolda sendeler ve düşmemek için duvara yaslanır. Talebelerinden biri görür ve koşarak yanına gelir. "Aman hocam, iyi misiniz, hemen hastaneye gidelim." diyecek olur. Yaman Dede, duyanın aklından hiç çıkmayacak şu cevabı verir:
"İyiyim oğlum, sadece aklıma Resulullah geldiğinde böyle oluyorum."
Yaman Dede, Hz. Peygamber aklına geldiğinde kendini kaybedecek kadar O'na âşık biridir. Allah'ın Habibi'ni, aklına geldiğinde dizleri tutmayacak, nefesi daralacak kadar sever. Allah'ın Resulü'nü bu kadar sevmeyen biri;
Gönül hûn oldu şevkinden boyandım yâ Resûlallâh
Nasıl bilmem bu nîrâna dayandım yâ Resûlallâh
Ezel bezminde bir dinmez figândım yâ Resûlallâh
Cemâlinle ferah-nâk et ki yandım yâ Resûlallâh
Sözleri ile başlayan şiiri yazabilir miydi? Yahya Kemal'in;
Yüz sürdü gerçi pâyine çok Müslüman Dede
Molla-yı Rûm görmedi bundan Yaman Dede
Diyeceği kadar Mevlana'ya aşık ve Mevlevi yoluna sadık Yaman Dede'nin sözleri yakıcı bir şiiri daha var.
Yak sînemi âteşlere efgânıma bakma
Rûhumda yanan âteş ü nîrânıma bakma
Hiç sönmeyecek aşkıma îmânıma bakma
Ağlatma da yak hâl-i perîşânıma bakma
Ağlatma ki âlâmımı tahfîfe de başlar
Ağlatma serinletmededir bağrımı yaşlar
Rahmetme sakın gerçi dayanmaz buna taşlar
Ağlatma da yak hâl-i perîşânıma bakma
Yaşlar akarak belki uçar zerresi aşkın
Âteşle yaşar yaşla değil yâresi aşkın
Yanmakdır efendim biricik çâresi aşkın
Ağlatma da yak hâl-i perîşânıma bakma
Böyle bir şiiri ancak aşk-ı hakîkî ateşiyle yanan kavrulan bir gönül sahibi,
Yanan kalbe devasın sen, bulunmaz bir şifasın sen
diyebilen biri söyleyebilirdi. Yaman Dede de aşk-ı hakîkî ile yanıp tutuşnaktadır, yanan kalbine deva aramaktadır. Devası, Hz. Peygamber'in muhabbetinde ifnâ olmaktır.
Dede, bu şiirinde hep yanmaktan yakılmaktan bahseder. Yanmak, yakılmak arzusu ile doludur. Yanmadan bir önceki hâl inleme, feryad u figân etme hâli ona yetmez. O hâline bakılıp merhamet edilmesini istemez. O daha fazlasını ister. Daha fazlası ise ateşler içinde yanmaktır.
Ağlatılmak da istemez. Çünkü o, gözyaşlarının ateşini söndürmesinden, dindirmesinden ve kalbinin hararetini azaltmasından endişe eder. Taşların bile dayanamayacağı sıkıntıya katlanır ve bu haline acınılmasından hoşlanmaz, istemez. Perişan haline bakılmadan yanmak, yakılmak ister.
Gözyaşlarının akmasını istememesinin bir nedeni de aşkının zerresi, damlaların içine gizlendiğini düşünmesi. Gözyaşı damladıkça aşkının zerresi de çıkacaktır vücudundan. Bu ise Yaman Dede'nin hiç istemediği bir şeydir. O, aşk yarasının gözyaşlarıyla değil, ateşle yaşayacağını düşünür. Yani aşk yaralarının iyileşmesini istemez. Aşkının delili olarak kalmasını ister. Bu aşkın bir tane çaresi vardır: Yanmak. Yanmadıkça derdi bitmeyecektir. Hacı Bayram'ın dediği gibi:
N'oldu bu gönlüm, n'oldu bu gönlüm
Derd ü gamınla doldu bu gönlüm
Yandı bu gönlüm, yandı bu gönlüm
Yanmada derman buldu bu gönlüm
Yan ey gönül yan, yan ey gönül yan
Yanmada oldu derdine derman
Pervane gibi, pervane gibi
Şem'ine aşkın yandı bu gönlüm
Pervâne gibi aşkının ateşine yanan bir gönle sahiptir.
ŞEM Ü PERVÂNE
Yaman Dede'nin bu şiirini okuyunca aklıma hemen Şem ü Pervâne mesnevisinin kahramanlarından Pervâne geldi. Geceleri gördüğü ışığın etrafında dönen pervanenin klasik şiirimizde âşığın sembolüdür. Muma (şem') olan aşkından dolayı onunla vuslatı ister. Ancak bunun da bir bedeli vardır. Mumla birlikte yanmak.
Pervane, etrafında döndüğü mum ışığına her dönüşte biraz daha yaklaşır. En sonunda da kendini aleve atar ve yanar. Bu bizim edebiyatımızda âşığın ma'şuğuna vuslatıdır.
Şem' sevgilinin yanı sıra "ilâhî nur, mürşid-i kâmil, Kur'an, Hz. Peygamber" gibi anlamlara gelecek şekilde de kullanılır. Yaman Dede bu şiirinde pervanedir ve zikretmediği maşuğu da Hz. Peygamber'dir.
Şimdi siz söyleyin lütfen. Hz. Peygamber aşkıyla yanan, kavrulan birine Yanan Dede demekte haksız mıyım?
Not: Yaman Dede hakkında daha fazla bilgi için Mustafa Özdamar'ın biyografik eseri ile Sadık Yalsızuçanlar'ın Diyamendi'sini tavsiye ederim.
İsmail Güleç
(Yaman Dede)