Arap ve Türk ulusalcılar tersten birbirlerine hizmet ediyorlar. Madalyonun iki yüzü gibiler. Onların kavgası birbirleriyle değil İslam ile. Türk ulusalcıların katil ve seffah Beşşar Esat'a karşı gösterdikleri dayanışma örneği buna dair bir misaldir. Arap ulusalcıları hem kendi kavimlerini yani Arapları hem de Türkleri İslam haziresinin veya ocağının dışına itmek istiyorlar. Türklere iki kez düşmanlar. Irk olarak Türkleri kendilerinden saymadıkları gibi aynı zamanda İslam dairesindeki varlığını da zait görüyorlar. Ortak İslam bağına, din bağına tahammül edemiyor ve negatif bakıyorlar. İslam'ın kardeşlik dairesinde karşılıklı pozitif dayanışma ve bağımlılık getirmesine bütün içtenlikleriyle karşılar. İslam'a negatif olarak baktıkları için de en çok da kendi ırklarına zulmetmişlerdir. Türk ulusalcılar da İslam'ı ve Araplarla tarihi ve güncel bağları reddediyorlar. İki taraf da Türklerle İslam arasına set koymak ve Türkleri İslam dairesinin dışına itmek, çıkarmak istiyorlar. Türk ulusalcılar ise İslam'ın kaynağının Araplar olduğunu varsayarak nefreti onun üzerine boca ediyorlar. İslam bağını kesmek veya rafa kaldırmak istiyorlar. Kısaca her iki ulusalcı kanat da Türklerin İslam'la bağını koparmak veya Türkleri İslam dairesinden atmak istiyorlar. En azından siyasi veya kültürel düzeyde, zeminde. Her iki ulusalcı akım da Hazreti Peygambere atfedilen hadisi çokça kullanıyor. Utru't Türke ma tereku'kum. Bu hadiste Türklerle ilgili pozitif bir yaklaşım biçimi vardır. 'Türkler size ilişmedikçe siz de onlara ilişmeyin' buyrulmuştur. Saldırgan taraf siz olmayın demektir. Hazreti Peygamber diğer uluslar hakkında da yapıcı buyruklar ve ifadeler vazetmiş, kullanmıştır. Mesela: Kırat adlı para biriminin işlemde olduğu bir yurdu fethedeceksiniz halkını iyilikle gözetmenizi tavsiye ederim sizin onlarla zimmet ve akrabalık bağınız vardır. Kastedilen ülke Mısır'dır. Akrabalık bağı Hacer ile Mariye adlı Mısırlı peygamber eşleri üzerinden teessüs etmiştir. Hadis şarihlerine göre zimmet de Hazreti Mariye'den Hazreti Peygamberin tek erkek çocuğu olarak Hazreti İbrahim'in dünyaya gelmiş olmasıdır. Burada hadis yorumcularının dikkat çektiği husus şudur: Kıptiler bu bağı koparmadıkça ve bozmadıkça siz de bozmayın! Utru't Türk hadisinde de zımni olarak benzeri bir tavsiye vardır. Keza Habeşlilerle alakalı da böyle söylenmiştir. Sonuç itibarıyla her üç unsur da zamanla Araplarla ya komşu olmuşlar ya da iç içe geçmişlerdir. Bununla birlikte Rahmi Turan gibi ulusalcı kalemler bu pozitif ifadeyi vülgarize veya sulu üsluplarıyla negatife çevirebilmişlerdir. Türklere ilişmeyin hadisini 'boş verin Türkleri' anlamına çekmişlerdir. Casim el Harbeş gibi Arap arkadaşlar da bu yolda Rahmi Turan ile yarışa çıkmışlardır, zihniyet ortaklığı içindedirler.
Bu hadis yeniden tekrar be tekrar bazı makalelere konu oluyor. Bu makalelerden en sonuncusu (şimdilik) Ürdünlü Ali Atum'un ''Utruku't Türk'e ma tereku'kum' makalesidir. Burada halklarının azığını çalan, ceplerini soyan ve ecnebiler önünde eğilen Arap liderlerinin sıra Türklere gelince aslan kesilmelerini konu etmektedir. Burada Türk ulusalcılar ile Arap ulusalcılar ve onların liderleri Türkiye'ye hedef tahtasına oturtmuş vaziyetteler. Söz gelimi Türkiye'deki Kemal Kılıçdaroğlu gibi bazı ulusalcılar Suriye'de yalnızca Türkiye'ye fazla, zait görüyorlar. Onları ne İran ne de Rusya ırgalıyor varsa yoksa Türkiye! Onursuzca artık Rusların oyuncağı olmuş Esat ile görüşmemizi tavsiye ediyorlar. Kılıçdaroğlu, 'Moskova'ya gitme Şam'a git' diyor! Hafter yanlısı yorumculardan da ekranlarda bir benzerini dinledim. Diyorlar ki Libya'da en çok Türkiye'nin varlığına karşıyız! Herkes gelsin Türkiye gelmesin! Bunun Hindistan'da ineğe tapanların tepkisinden bir fark yok. Onlar da, inek girebilir ama Müslüman giremez diyorlar! Sözüm ona 'Araplıklarına' Amerikan mandası veya Rus mandası 'kalın' gelmiyor ve yüksünmüyorlar illa da mesele Türkler olunca feveran ediyorlar. Halbuki hakiki Arap ile İslam arasında bir fark yoktur; et ile kemik gibi birbirine girmiştir. Türk ile İslam arasında da bir fark yoktur. Gerçek Türk İslam'ın hizmetindedir ve onunla bütünleşmiştir. Dolayısıyla Türkler ile Araplar İslam'ın mayasıdırlar. İlgili makalenin yazarı Ali Atum Bey Arap yazarlarına seslenerek; hadise dayanarak aranızda Türkleri bu zeminde ve zaviyeden savunan yok mu? Diye feryat etmektedir! Yerinde bir soru. Hadis boş verin Türkleri demiyor aksine günümüzde Türkler tek başlarına Araplara ilişen zulmü kaldırmaya çalışıyor. Arap liderleri bu yolda kıllarını bile kıpırdatmıyorlar. Ali Atum Bey makalesinde Yavuz döneminde Türklerin Araplara vurulmuş üçlü pranga ve kuşatmayı yardığını ve İslam dünyasına nefes aldırdığını hatırlatmaktadır. Ali Atum Beye göre Türkler Haremeyn Şerifinin ve imamımın çağrısı üzerine bu toprakları kurtarmaya adanmışlardır. Memalik yani Kölemenler zafiyet içerisindedirler ve Portekizliler karşısında bir varlık gösterememektedirler. İkinci ve üçüncü husus ise Portekizliler ile Safeviler Şam bölgesini ve İslam diyarlarını kıskaca almışlar ve iki koldan kuşatmışlardır. Osmanlılar bu kuşatmayı yarar ve İslam coğrafyasını esenliğe ve selamete çıkarırlar. Şimdi bölge Yavuz öncesinden daha tehlikeli bir vaziyettedir. Bütün İslam düşmanları bölgeye akın etmiş, üşüşmüştür ve yerleşik Arap rejimleri de onlarla işbirliği halindedir. Beyaz adamın bir hamulesi yani misyonu vardır. Rus'un da bölgeyle ilgili bir vizyonu ve misyonu vardır. Türk'ün de misyonu İslam dünyasını esenliğe çıkarmaktır. Ali Atum Bey bugün Türklerin Araplara vekaleten Arapları himaye ettiklerini ve koruduklarını yazmaktadır. Türkler İslam unsuru olarak Arapların yerine geçmiştir. Arap medyası bir taraftan Türkiye ile Rusya diğer taraftan Türkiye ile AB çekişmesi karşısında öteki tarafa arka çıkmakta yani Türklerin aleyhindeki cephelere sözel ve fiili destek sunmaktadır. Türklerin yenilmesini canı gönülden ad arzu etmektedirler. Halbuki, Suriye'de milyonlarca insanın sürülmesine ve öldürülmesine ses çıkarmamaktadırlar. Araplar zaten Suriye halkının yardımına ve çağrısına koşsalardı derdine deva olsalardı Türkiye'ye ihtiyaç bile kalmazdı. Yani Arap düzeni vazifesini yapmadığı gibi kalleşlik de yapmaktadır. Yemen'de Islah hareketine yardım ederek Yemen'i kurtaracaklardı yerde Husilerin eline düşmesini beklediler. Suriye'de de farklı olmadı İran karşısında sadece kuru edebiyat yaptılar. Rusya'yı hiç karşılarına almadılar. Ama Türkler geliyor diye ödleri kopuyor.
Halit Bin Velid'in ifadesiyle korkakların gözüne uyku girmesin!
Mustafa Özcan