(Bu makâlenin ikinci bölümü geçen hafta neşredilmiştir)
25-26. Kıt'alar: M. Halim Özyazıcı, 1370/1950 tarihini koyduğu bu iki ayrı gazelin 1., 2., 9.,10. satırları tevkî', 6. satırı da muhakkak-sülüs karışımı bir hat ile yazmıştır. Diğer satırlar nesihledir. Kıt'aların koltuk ve kenarsuyu tezhîbi Rikkat Kunt'a âiddir.
Vefâ görmedin ölürsem eger ben gül-izârumdan
İrīşē dembedem bûy-î vefâ hâk-î mezârumdan
Eger bülbül gibī her nîçe feryâd ū fîgân itsem,
Nasîbüm hâr-ı mihnetdür benim ol gül-izârumdan
Piyâdē hâk-i pâyînē niçē ferzâneler ruh kor
Bu hâkî pây-mâl itmek umārum şehsuvârumdan
Dolaşdum zülf-i yârē iltemēdüm bāşa sevdâsın
Heman yüz kāralīgī hâsıl oldī rūzgârumdan
Kenârum dürr-i maksūd île pürdür Avniyâ çün kim
Gözüm yāşī akar deryâ gibi her dem kenârumdan
(Resim 1)
Vezni: Mefâîlün, mefâîlün, mefâîlün, mefâîlün
Şâhid-î gül bağda çün geydi gül-gûn pîrehen
Tügmeler tākındı ānā zînet îçün gonceden
Gerçi kim āğız bir itdî güller îlē gonceler
Ol şeker-leb söze gelsē anlarā değmez suhen
Sālınī seyr-î gülistān eylesen yüz nâz ilē
Şāhlardā sālınī kālur görîcek yāsemen
Göricek güller yolūnā dökilüb sāçulduğın
Vārınī ol dem nisâr itdî önündē nesteren
Tâ ki ol (gül) ruh gelüb seyr-î gülistân eyleye
Avniyâ, dâim ter olsun eşk-i çeşmünle çemen (Resim 2)
Vezni: Fâilâtün, fâilâtün, fâilâtün, fâilün
27.-28. Kıt'alar: Beş beyitlik gazelin bir beyti çıkartılıp, kalan dört beyti ikiye ayrılarak yarısı bir kıt'aya, yarısı da diğerine mâil ta'lîk kıt'a şeklinde Necmeddin Okyay tarafından yazılmıştır. Kıt'aların üçgen biçimli koltukları ve kenarsuyundaki halkârî tezhîbi Muhsin Demironat'ın fırçasıyladır.
Yine mestâne gelün, azm-i harâbât idelüm
Hizmet-î pîr-i mugān île mübâhât idelüm
Hum-i meyden götürǖ âlemi seyrân idelüm
Tûr-ı ışkā çıkalum yîne münâcât idelüm
(Resim 3)
Ta'n idüb hâlete bîzē eger inkâr îdē
Bâde vǖ beng şuhûdî bile isbât idelüm
Hüsn-i yâr âyîne-î dilde görünmezse eger
Avniyā, bâde-i nâbī ana mir'ât idelüm
(Resim 4)
Vezni: Fâilâtün,(feilâtün), feilâtün, feilâtün, feilün (fa'lün )
31-32. Kıt'alar: Mehmed Kâmil Ülgen'in ince sülüsle yazdığı bu iki gazelin tezhîbi Rikkat Kunt'undur.
Bir güneş yüzlü melek gördüm ki âlem mâhıdur
Ol karā sünbüllerî âşıklarīnun âhıdur
Kāralar geymiş meh-î tâban gibî serv-i nâz
Milk-i efrengün meger kim hüsn içinde şâhıdur
Ukde-î zünnârınā her kimse kim dil bağlamaz
Ehl-i îmân olmaz ol âşıklarun güm-râhıdur
Gamzesî öldürdüğǖnē leblerî canlar virür
Var isē ol rûh-bahşün dîn-i Îsâ râhıdur
Avniyâ, kılmā güman kim, sāna râm ōlā nigâr
Sen Sitanbul şâhısun, ol Kālatā'nun şâhıdur
(Resim 5)
Vezni: Fâilâtün, fâilâtün, fâilâtün, fâilün
Ebr-î müjem ayāğıma gevher-nisârdur
Mir'ât-i dil cemâlüne âyîne-dârdur
Dil hânesîne kılsa hayâlün şehî nüzûl
Yüzüm bisātı āyağınā zer-nigârdur
Zehr-î firak, gerçi dilî haste eyledi
Vaslun şerâbınā yine ümmîd-vârdur.
Cânum ümîd-vardurur tîg-ı gamzene
Gözüm izin turâbına pür-intizārdur
Bî-ihtiyâr yârini kendǖye râm ider
Avnî, anun ki tālii vǖ bahtı yârdur
(Resim 6)
Vezni: Mef'ûlü, fâilâtü, mefâîlü, fâilün
51-52. Kıt'alar: Mahmud Yazır'ın yazdığı 51. kıt'ada yeralan gazelin her beytinin birinci mısraı rıkā', ikinci mısraı ince nesih hattıyladır. 52. kıt'adaki beyitlerin birinci mısraları ise reyhânî 'ye benzer bir kalemledir. Zemînînde "Fatih devri İstanbulu"nun halkârî üslûbuyla âdetâ "hayâl şehir" gibi tasvîr edildiği dış pervaz üstüne Fâtih'in ve devrindeki devlet ricâliyle ulemânın minyatürleri Selim Turan'ın; beyne's-sütûr (satırlar arası) ve iç pervaz tezhîbi ise Rikkat Kunt'un fırçasından doğmuştur.
Saçun sevdâsun itmekdē gönül bir bûya kāîdür
Benüm baht-ī siyâhumdā rakîb ānā da mânîdür.
Melekden, hûrdan sebkat ider dildâr hüsniylē
Degüldür âb(ü)gil aslī hemânâ sun'-ı Sānî'dür
Benüm ışkum, senün hüsnün beyânın kılsa râvîler
Ne denlü vasf iderlersē kemâhî cümle vâkîdür
Nicē mahfî dutam esrâr-ı ışkī mekr ü hîleylē
Dutubdur iştihârī halk içindē haylı şâyîdür.
Bu gün mülk ǖ hazâyin her ne cem'iyyet ki cem'itdüm
Mey ǖ mahbûba sarf olmazsa, Avnî, cümle zâyîdür.
(Resim 7)
Vezni: Mefâîlün, mefâîlün, mefâîlün, mefâîlün
Dîde zahm-ī gamzeden pür-hûndur
Yāşı ānunçün anun gül-gûndur
Bezm-i gamdē nâye hem-dem ōluben
Kaddümî ceng eylemek kānūndur
Dil nicē rüsvâ vü şeydâ olmasun
Gözlerün fettânınā meftūndur
Hüsrevā bū hadd-i gül-gûnun görüb
Sāna Ferhâd olmayan Mecnûn'dur
Göz yaşın harcatdı vaslun almadı
Avni bû bâzârdā mağbundur
(Resim 8)
Vezni: Fâilâtün, fâilâtün, fâilün
Hazırlanması sekiz sene süren Fâtih Dîvânı için devletten mâlî yardım alınamadığından, işin tahakkuku Ertaylan'ın gayretine kalmış; ancak, başta Rikkat Hanım olmak üzere, maddî karşılık beklemeden fedâkârâne çalışan san'atkârların himmetiyle eser ortaya çıkarılmıştır. "Helâlleşmek" kabîlinden ücret ödenenlerin bile aldıklarının, "hiç" mesâbesinde olduğu söylenebilir. Eser bitirildikten sonra, basılma teşebbüsleri akîm kaldığı gibi, bir ara Millî Eğitim Bakanlığı'nda bu maksadla bekletilirken kaybolup, sonradan bulunduğu da bilinmektedir.
Fâtih Dîvânı'nı 1973 yılında Ertaylan'ın vârislerinden satın alan Şevket Rado (1913-1988), zâten 1960'lardan başlayarak seçkin hat eserleri toplamağa yönelmiş; doğrusu, zamanının en kapsamlı koleksiyonunu oluşturmuştu. Bir amatör ruhuyla yazıp neşrettiği Türk Hattatları isimli eser de (İstanbul, 1984) işte bu merâkının mahsûlüdür. Kendisi, Fâtih Dîvânı'nı Ertaylan'ın arzûsu vechile bastırmayı çok istedi; fakat son zamanlarında sağlığının bozulması yüzünden bunu gerçekleştiremedi. Bu sene 570.'sine erişeceğimiz Fetih Yıldönümü vesîlesiyle bu Dîvân'dan seçilmiş bâzı sahîfeleri aslî güzelliğine uygun bir şekilde nazarlarınıza sunmanın hazzını taşıyoruz. Dileriz ki, günün birinde bu eserin tamamının basılma imkânı doğsun.
Prof. Uğur Derman