Kişisel, kurumsal, toplumsal hayatımızın olmazsa olmazlarından biri; disiplin ve otoritedir. Bu unsurların yokluğu başıboşluk, yetersizliği zafiyet anlamına gelir ve kriz, anarşi, bunalım getirir.
Disiplin; insan ve toplum hayatı açısından zararı engellemek, faydayı temin etmek, huzur ve güven içinde yaşamak, öngörülen amaçlara ulaşmak, haklarımızın ve sorumluluklarımızın sınırlarını belirlemek için gereken kanunların ve nizamların hakimiyetidir. Bir başka ifadeyle; o kanunlara ve nizamlara uyarak yaşama halidir.
Otorite ise; kanunlara ve nizamlara uyma halinin hakim kılınabilmesi için gereken emretme ve itaat ettirme hakkının, gücünün, imkanının, iktidarının adıdır. Bu etki ve yetki durumu; insanların isteyerek ya da istemeyerek, gönüllü veya zorunlu olarak kontrol altına alınması yoluyla sağlanır.
Dünya, başıboş gezilecek bir yer; hayat, hiçbir kanuna ve kurala bağlı olmadan doğaçlama oynanacak bir rol değildir. Allah'ın külli iradesi ile insanın cüz'i iradesinin sınırları içinde; ilimde ve imanda, amelde ve tavırda, disipline ve otoriteye dayalı bir yaşama biçimi herkes için, her zaman gereklidir.
Biz, disiplin ve otoritenin kendisini yahut varlığını değil; kaynağını, dayanağını, metodunu, usulünü, tekniğini sorgulayabiliriz. Yokluğunu savunamayız, isteyemeyiz ama; varlığının hakka ve hakikate uygun olup olmadığı üzerinde durabiliriz.
İLMÎ OTORİTE
Öncelikle ve özellikle arzu edilen, hedeflenen, birinci tercih olarak öngörülen şey; ailede annenin ve babanın, okulda öğretmenin ve idarecinin, toplumda rehberin ve önderin doğal olarak sevilip sayılmasıdır. Muhataplarının gözüne ve gönlüne girerek; herhangi bir zorlama yahut icbar etme olmaksızın, gereken disiplini ve otoriteyi sağlamasıdır.
Rollerini iyi oynayan, işlerini iyi yapan, çevreleriyle iyi ilişkiler kuran, genel anlamda ehil ve güvenilir olan kimseler; kendiliğinden sevilir, sayılır, itibar görürler. Onlar bir yola girdikleri, bir hedefe yöneldikleri zaman; sevenleri de hiç tereddüt etmeden, arkalarına düşüp yürürler.
İşte bu; "ilmî otorite"nin ta kendisidir. Sağlık sistemindeki tarife, tanıma göre; "koruyucu hekimlik" gibidir.
Hiçbir yan tesiri, tahrip etkisi olmadığı için; sağlıklı kalmanın en sağlam yoludur. Bunu başaranlar; her bakımdan huzur ve güven içinde olur.
SİYASİ OTORİTE
Yönetme, sevk ve idare etme makamında bulunanlar; zaman zaman, hatta büyük bir çoğunlukla, insanları kanunlarla ve kurallarla korkutup tehdit ederler. Sınırları daraltarak, hakları kısıtlayarak, imkanları kullandırmayarak, baskı ve tazyik uygulayarak, bazı konularda mağdur edip mahrum bırakarak disiplin ve otorite sağlama yoluna giderler.
Şüphesiz, bunu; güç ve imkan, etki ve yetki sahibi olanlar yapabilirler. Duruma göre; bazen kanunları ve kuralları hatırlatarak, bazen de uygulayarak sonuç almayı denerler.
İşte bu; "siyasi otorite" olarak tarif edilir. Sağlık sistemindeki "ilaçla tedavi" gibidir.
Her ilacın ya da ilaçla tedavinin; az ya da çok, yan tesirleri ve tahribatları olur. Hücreler, dokular, organlar ve organizma açısından; bazı hastalıkları ve hastalık mikroplarını öldürürken, bazılarını da yeni baştan doğurur.
ASKERİ OTORİTE
İlmi otoritenin olmadığı, siyasi otoritenin yeterli gelmediği olaylarda ve durumlarda; ister istemez, "askeri otorite" kullanılır. Bizzat fiili ve fiziki güç tatbik edilerek, gerekirse her türlü silahlı müdahale yapılarak; şiddet ya da zorlama yoluyla disiplin ve otorite sağlanır.
Vatan toprakları içinde şiddet, terör, silahlı soygun, darbe girişimi gibi gayrı meşru eylemleri önlemek; dışa karşı ise, bilumum düşmanca saldırıları engellemek için yapılanlar bu kategoridedir. Sağlık sistemindeki "ameliyatla tedavi" gibidir.
Her ameliyatın yan tesirleri ve tehlikeleri vardır. Bir yandan tedavi imkanını ve ihtimalini denerken; öte yandan doku, organ, hatta can kaybı riski taşır.
OTORİTESİZLİK
Kanunun, kuralın, disiplinin, otoritenin olmadığı yerde; kriz, anarşi, bunalım var demektir. Bu halin devam etmesi; herkes için ve her şey için, yok oluşa doğru giden bir felakettir.
Kişilerin ve kurumların, ülkelerin ve toplumların, disiplin ve otoritenin olmadığı bir ortamı tercih etmeleri; topyekün intihar yoluna gitmeleri demektir. Ancak, bu; her türlü otoriteye, kayıtsız şartsız itaat edip boyun eğmek anlamına gelmemelidir.
Otoritesizlik, sağlık sistemindeki "tedavisizlik" gibidir. Yaygın halk deyimiyle; "doktor ne yerse yesin dedi" noktasına kadar varıldığı anlamına gelir.
Ve fakat; bizim inancımıza göre, Allah'tan ümidi kesmek doğru değildir. Canlılık hali sona erinceye kadar, bütün tedavi yolları denenmelidir.
Çünkü; esas olan, öldürmek değil yaşatmaktır. En kuvvetli kuşatma altında bile; yeni bir hamle yapıp, kuşatmayı kuşatmaktır.
İYİLİK HALİ
Hayatın bütün alanlarında ve konularında olduğu gibi; disiplin ve otorite konusu da belli düzeyde bilgiyi, bilinci gerektiren bir ihtisas alanıdır. Bu işin iyilik hali; kendiliğinden ve doğal olanıdır.
Bulunduğumuz çevre ve ortamlarda, huzur ve güven içinde yaşamaya yetecek kadar disiplin ve otorite sağlamak için; sesimizi değil, sözümüzü yükseltmeliyiz. Zambakları yeşertenin gök gürültüsü değil, yağmur taneleri olduğunu bilmeliyiz.
Zekeriya Erdim