Arama

Klasik şiirin altın çağından beyitler ve anlamları

Osmanlı döneminde İstanbul, 16. yüzyılda tam bir kültür sanat merkezi haline geldi. Bu durum edebiyata da yansıdı ve divan şiiri en parlak çağını bu dönemde yaşadı. Yüzyıllar içerisinde gelişimini devam ettiren klasik edebiyatımız bu çağda kendi özgünlüğüne kavuştu. 16. yüzyılda yaşayan şairler arasında kimler yoktu ki: Zati, Kanuni Sultan Süleyman, Fuzuli, Baki, Selimi, Hayali, Taşlıcalı Yahya Bağdatlı Ruhi... Sizler için klasik şiirin altın çağından beyitler ve anlamlarını derledik.

  • 23
  • 25

Biz bülbül-i muhrik-dem-i gülzâr-ı firâkız
Âteş kesilir geçse sabâ gülşenimizden

Selimi (II. Selim Han)

Biz ayrılık isimli gül bahçesinin yanık nağmelerle şakıyan bülbülüyüz. (Çığlıklarımız ağzımızdan alev alev öyle çıkıyor ki) eğer serin saba rüzgarı bizim bahçemizden geçecek olursa, bir baştan rüzgar olarak girer, sonra bizim ateşli ahlarınızdan tutuşup diğer taraftan ateş olarak çıkar.

Firâk: Ayrılık
Gülzâr: Gül bahçesi
Bülbül-i muhrik-dem: Yanık nağmelerle şakıyan bülbül

  • 24
  • 25

Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler
"Yevme la yenfau"da "kalb-i selîm" isterler

Bağdatlı Ruhi

A efendi! Mahşer yerinde senden altın ve gümüş istenecek zannetme, bilakis "fayda vermeyen gün"de ancak "temiz bir kalp" isterler.

(Beyit, Şuara suresinin 88-89. ayetlerinin meali gibidir. Ayetler şöyledir: O gün mal da fayda vermez, oğullar da. Ancak, Allah'a temiz bir kalp ile gelmiş kimse müstesna!)

Zer ü sîm: Altın ve gümüş

  • 25
  • 25

Dermiş hakîm bilmediğim nesne kalmadı
Dünyayı bildi kendini biçare bilmedi

Bağdatlı Ruhi

Ahkam kesip duran felsefeci "Bilmediğim hiçbir şey kalmadı!" diyormuş. Zavallı bütün dünyayı bilse bil ne, kendini bilmedikten sonra.

'Fikriyat e-kitap'ta yer alan şairlerin divanlar için tıklayın

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN