Arama

Sezai Karakoç hatıralarında Necip Fazıl'ı nasıl anlattı?

Sezai Karakoç'un Diriliş dergisinde yayımladığı Hatıralar yazıları, hem kendisinin hem de etrafındakilerin yaşanmışlıklarına ayna tutar niteliktedir. Hatıralar'ın içerisindeki en önemli isimse şüphesiz Necip Fazıl Kısakürek'tir. Üstad kendisine "Sevgili Sezai Karakoç'um" diye seslenir. Aralarındaki bağ bir dostluk, bir ideoloji bağıdır. Karakoç, bunların ışığında Necip Fazıl ile nasıl tanıştığını, aralarında geçen konuşmaları ve dargınlığı anlatır. Sezai Karakoç'un hatıralarıyla Necip Fazıl Kısakürek'i 36'ncı ölüm yıl dönümünde rahmetle anıyoruz…

  • 16
  • 29
“Konuşmaz, soru sormaz, dinlerdim”
Konuşmaz, soru sormaz, dinlerdim

"N. Fazıl Üstadımızın sohbetlerinde genellikle ben konuşmaz, soru sormaz, dinlerdim. Bütün eserlerini ve Büyük Doğuları ve hakkında yazılmış hemen hemen her yazıyı okumuş bulunmakla beraber, bunları hiç söylemez ve belirtmezdim. Şiir yazdığımı, hatta bir şiirimin Büyük Doğu'da çıktığını bile söylemezdim. Ancak çok zaruri hallerde, bir konuda bir ismin akla gelmemesi hallerinde gereken kelimeyi hatırlatırdım..."

Necip Fazıl Kısakürek'in sohbetini onlarca genç ilgiyle takip eder. Bununla beraber Sezai Karakoç'un bu gençler arasındaki yeri bambaşkadır. Üstatla sürekli temas hâlinde olan, onun sayısız sıkıntısına tanıklık eden kendisidir. Yine de bir arada bulunduklarında Karakoç, çoğunlukla konuşmaz. Necip Fazıl'a hürmette kusur etmemek için söz ve davranışlarına azami seviyede dikkat eder. Onu can kulağıyla dinler, gerekmedikçe soru bile sormaz.

  • 17
  • 29

Onun ilgisini çekmek için aşırılıklar yapmaktan ya da bilgiçlik taslamaktan kaçınır. Hatta kendisiyle iftihar ediyor gibi bir algı doğmasına yol açmamak için üstadın kitaplarını okuduğunu ima etmekten bile uzak durur. Şiir yazdığını ve Mülkiye dergisini çıkardığını gizler. Onun bu mütevazı tutumu sebebiyle üstadın, Karakoç'un şahsiyeti ve müktesebatı hakkındaki bilgisi, çok uzun sürede meydana gelir.

Karakoç, anılarının değişik yerlerinde Üstat ile münasebetinin yanlış yorumlanmasından dert yanar. İdeal ve dava gibi kavramlardan bihaber olan kimseler, maalesef ikilinin yakınlığını, içli-dışlı iki dostun samimi ilişkisi olarak algılamışlardır. Oysa Kısakürek'le aralarındaki ilişki şahsi temellere dayanmamaktadır; kesinlikle "kişisel olmayıp bir ideal ilişkisidir."

  • 18
  • 29
“Ağlamak kanunen suç değildir. Eğer suç olsaydı, onu da beceremezdik.”
Ağlamak kanunen suç değildir. Eğer suç olsaydı, onu da beceremezdik.

Necip Fazıl 1954 yılının bahar aylarında Büyük Doğu'yu tekrar çıkarmaya başlar. İlk sayının kapağında ağlayan bir genç kızın resmi üzerinde "Milletçe ağlıyoruz!" ifadesi bulunmaktadır. İçerideki yazı ise "Milletçe ağlıyoruz. Çünkü ağlamak kanunen suç değildir. Eğer suç olsaydı, onu da beceremezdik." şeklinde başlamaktadır.

İyi bir satış rakamı yakalayan bu sayıda, felsefe yazı dizisinin altında Sezai Karakoç'un imzası vardır. Aslında yazıyı kendisinin kaleme almadığını ifade eden Karakoç, zaman zaman üstadın bu türlü tasarruf ve iltifatlarıyla karşılaştığını ifade eder.

  • 19
  • 29
“Hemen gel. Bu bir emirdir"
Hemen gel. Bu bir emirdir

Mülkiye'de oldukça başarılı bir öğrenci olan Karakoç, haziran ayındaki sınavlardan sonra mezun olacağını düşünerek sevinmektedir. Fakat beklenmedik bir durumla karşılaşır: Üstadı, en kısa zamanda İstanbul'a gelip kendisine yardımcı olmasını istemektedir. Genç şair son sınavlarının yaklaştığını söylese de kâr etmez.

Kısakürek "Olmaz. Hemen gel. Bu bir emirdir" der. Karakoç, usta şairi gücendirmekten endişelenir, bundan ötürü ona karşı çıkamaz. Hepsi sözlü olan sınavlarını rapor alarak eylül ayına bırakır. Öte yandan babası, kendisine danışılmadan alınan bu kararı tasvip etmez. Yine de verdiği sözü tutması, İstanbul'a gitmesi gerektiğini söyler.

  • 20
  • 29
“Ben bir arslandım, beni fareye çevirdiniz”
Ben bir arslandım, beni fareye çevirdiniz

Çalışma süreci boyunca Necip Fazıl, Karakoç'u Feneryolu'ndaki köşkte misafir eder. Karakoç köşkün kütüphanesinde uyur, sabah üstadıyla beraber vapurla Sirkeci'ye iner. İkili Nuruosmaniye'deki matbaada yoğun bir şekilde çalışır.

Derginin onuncu sayısını hazırladıkları bir akşam Necip Fazıl bazı yazı ve resimleri sadık yardımcısına gösterir ve bunların tehlikeli olup olmadığı konusundaki fikrini sorar. Eleştiri dozu yüksek olan bu resimlerde dönemin önde gelen siyasetçileri ve patriği samimi bir havada gösterilmektedir. Karakoç, resimlerin tehlike arz edeceğini açık bir şekilde söyler. Bunun üzerine Kısakürek hiddetlenir.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN