Teoman Duralı’nın Sorun Çağının Anatomisi kitabından 35 alıntı
Teoman Duralı, ülkemizin yetiştirdiği en saygın ilim insanlarından biri. Hem Türkiye'de hem de dünyada gerçekleştirdiği çalışmalarla, verdiği derslerle, kaleme aldığı kitaplarla ve katıldığı seminerlerle felsefeyi ve İslam felsefesini en iyi şekilde anlatmış ve geniş kitlelere sevdirmiştir. Felsefe denilince ilk akla gelen isimlerden olan Teoman Duralı'nın Sorun Çağının Anatomisi kitabından 35 alıntıyı derledik.
Giriş Tarihi: 12.08.2020
09:25
Güncelleme Tarihi: 07.12.2021
15:50
İslâm medeniyetinin yaşandığı ortama Darü'l-İslâm denir. Günümüz şartlarında Darü'l-İslâm'ı yaşama imkânı yok. Bu durum sadece birtakım dini muamelatın zorluğundan ibaret değil. Darü'l-İslâm'ın büyük ölçüde siyasi ve iktisadi bir olay olmasından kaynaklanmaktadır. Bir coğrafyada bu siyasi ve iktisadi düzen kurulamıyorsa, o yöreye Darü'I-İslâm denilemez. Müslümanların sureta idaresindeki her yer Darü'l-İslâm değildir. Çünkü İslâm, her şeyden önce, bir düzen işidir.
Küreselleştiğini söylediğimiz sermayeci düzenin, insanın önüne koyduğu tek hedef, maddi varlığını genişletmek, büyütmek, bunun dışındaki bütün mülahazaları dışarıda bırakmak. Bu, hayatın biricik amacı haline gelince, insanın yok edici özelliğini denetlemek imkânsızlaşıyor. "Doğayı bozacak, kaynakları tüketecek eylemlerden vazgeçelim" deniyor. Yalan. Bunun hâlihazır şartlarda gerçekleştirilemeyeceği apaçıktır.
Bu çağın değerden yoksunlaştırılmış, değer içeriğinden kopmuş kalıplarını baştan aşağı değiştirmek lâzım. Devrim şart! Devrimin başta gelen hedefi insanı işkembeye tapan varlık olmaktan çıkarıp tekrar gönül varlığına döndürmektir.
En önemli inanç kaynağımız, aitlik duygusu. Her şeyden önce nereye ait olduğumu bilmem lazım. Kabile, aşiret, akraba kalmadı, millet siliniyor, aile ortadan kalkmış, ortada böyle rüzgâra kapılmış hazan yaprağı gibi savrulan birey var. Ne olduğunu, ne olmadığını bilmiyor. Ruh sağlığı, beden sağlığı gibi belli birtakım belirlenebilir cinsten nedenlere dayanmamaktadır. Ruh sağlığının pek çok işaret edilemez etkeni var. Bu, keşfedilemeyen etkenlerden en önemlisi aidiyettir. Onun patlaması, onun dağılması insanı ortada bırakıyor. Korkular ortaya çıkıyor. Korkan insan teslim olur. Gelen etkilere derhal ellerini kaldırır.
Bugünün dünyasında kimse, gerçek anlamda bir dava uğruna mücadeleye girmiyor. Dava uğruna mücadeleye girmek; hatta sadece buna davet çıkarmak pek kimsenin aklına gelmiyor. Sonu mu geldi her şeyin? Başkaldırılmadığı takdirde, evet.