Arama

Türk edebiyatının yapı taşları

Türk edebiyatının uçsuz bucaksız sözcük denizinde, hissettirdikleri duygularla kaybolmamızı, derinliklere inmemizi sağlayan yazarlarımız, şairlerimiz, ustalarımız hem hayatımıza hem de yaşamdaki amaçlarımıza olumlu yönler verdiler. Bu usta yazarlarımız birer yapı taşı olarak kalbimizin en güzel köşesinde varlıklarını sürdürmeye devam edecekler...

  • 22
  • 28
Eylül - Mehmet Rauf
Eylül - Mehmet Rauf

''Sonra bir kısık ses daha işitildi, ''Suat mı? Yok mu? Niçin?'' Bu Necip'in sesi idi. Süreyya ile karşılaştılar, boğuk bir sesle birbirlerine haykırıştılar, ihtiyar kadın feryat ederek ''Lakin Allah aşkına koşunuz, bakınız kızcağınıza...'' diye yalvarıyordu, birisi, ''Sakın içeride kalmasın...'' dedi. O zaman Necip ile Süreyya'nın kapıya doğru koştuğu görüldü.''

Eylül ilk olarak 1900 yılında, Servet-i Fünun dergisinde hikâye olarak yayımladı ve kısa sürede beğenilmesi üzerine , 1901 yılında kitap haline getirilerek Türk edebiyat'ının ilk psikolojik eserini yazdı. Mehmet Rauf, Suad'ın aşkı, suçluluk duygusu, bunalımları ve vicdan muhasebesini anlattığı eseri ile okuyucularıyla buluşuyor.

Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız. ​

  • 23
  • 28
Huzur - Ahmet Hamdi Tanpınar
Huzur - Ahmet Hamdi Tanpınar

"O gün büsbütün güzeldi. Hiç yaşamamış şeyler gibi güzeldi..."

Tanpınar, kültürümüzü bir "iç âlem medeniyeti"nin tezahürü olarak görür. Bu medeniyeti, belirli bir ahlâkı taşıyan "mânevi vazifelerine inanmış, muayyen bir ruh nizamından geçmiş, nefislerini terbiye etmiş" insanlar meydana getirmiştir. Huzur'un kahramanlarından Mümtaz, roman boyunca kendisini "huzur"a kavuşturacak bir "iç nizam"ı aramaktadır. Eserde hastalık, ölüm, tabiat, kozmik unsurlar, medeniyet, sosyal meseleler, çeşitli ruh halleri ve estetik fikirler iç içe verilir. Ancak bütün bunların üzerinde romana hâkim olan Mümtaz'la Nuran'ın aşklarıdır. İstanbul, bu aşkın yaşandığı çevre olmaktan çıkarak, âdeta bir roman kahramanı gibi ele alınır. Huzur için, belli bir dünya görüşüne, bir hayat nizamına kavuşamamış Cumhuriyet aydınlarının "huzursuzlukları"nı dile getiriyor denebilir.

Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız. ​

  • 24
  • 28
Yunus Emre Divanı
Yunus Emre Divanı

Ben Yûnus-ı bîçâreyim
Baştan ayağa yâreyim
Dost ilinde âvâreyim
Gel gör beni aşk neyledi

13. yüzyılda Anadolu sahasında yetişmiş en büyük Türk şairi ve mutasavvıfı olan Yunus Emre'nin hayatı hakkında kesin bilgi olmamakla birlikte Eskişehir/Sivrihisar'ın Sarıköy adlı köyünde doğduğu, mezarının da oraya yakın bir yerde bulunduğu tahmin edilir. 13. yüzyılda Anadolu sahasında Oğuz Türkçesinin en büyük temsilcisi olan Yunus Emre, şiirlerini genellikle hece ölçüsüyle yazmıştır. Kimi zor kavramları Türkçe kelimeler kullanarak rahatlıkla ifade etmeyi başarmış, bu özelliğiyle kendisinden sonra yetişecek şairlerin öncüsü olmuştur.

Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız. ​

  • 25
  • 28
Tutunamayanlar - Oğuz Atay
Tutunamayanlar - Oğuz Atay

''İlk yalanı söyledikten sonra bir daha konuşmamalı insan.''

Ülkemizin en değerli yazarlarından biri olan Oğuz Atay'ın yazıldığı dönemde büyük tartışma konusu olmuş eseri Tutunamayanlar, 1972 yılında yayımlanmıştır. Eser, bilinç-akışı tekniğiyle döneme damgasını vurarak Türk Edebiyatı'nda yeni bir çağı başlattı. Pek çok eleştirmen, Tutunamayanlar'ı Türk Dili'nde yazılmış en iyi eserlerden biri olarak ele alır. Tutunamayanlar Oğuz Atay ismiyle özdeşleşmiş bir roman olarak, büyük yazarımızın hayatından izler taşımasıyla da kısmen otobiyografik bir eser olarak da değerlendirilebilir.

Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız. ​

  • 26
  • 28
Devlet Ana - Kemal Tahir
Devlet Ana - Kemal Tahir

"Ey oğul! Saygılı ol ki saygı göresin!"

'Devlet Ana', Osmanlı kurulmadan önceki Anadolu'nun görünümünü üve Anadolu insanının özlemlerini anlatırken, onların güçlü, güvenli, adaletli bir devlete duyduğu ihtiyacı da açığa çıkarmaktadır. Kemal Tahir'iin en önemli romanı olarak gösterilen 'Devlet Ana', onun düşünce yapısını da en iyi yansıtan eserlerinden biri sayılmaktadır.

Kemal Tahir, tarihi ve toplumu hakkındaki orijinal ve sağlam görüşlerinden hareket ettiği için hem 'mahalli ağızları', hem Türkçe'nin küçümsenmiş ve unutulmuş nesir dilini hem de yeni imkanlarını kaynaştırarak ve aşarak kullanmıştır. Eserlerindeki eşsiz dil ve üslup güzelliğinin kaynağı bu davranıştandır. Daha önceki romanlarında da görülen bu özellik 'Devlet Ana'da en yüce noktasına erişmiştir. Türkçe'nin unutulmuş olan dehası bütün boyutları, zenginliği ve haslığıyla ilk olarak Kemal Tahir'in eserlerinde kendini göstermektedir.

Satın almak ve kitabı incelemek için tıklayınız. ​

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN