Kubbetü’l İslam şehirleri
Kubbetü'l İslam, dünyada sadece üç şehre verilen bir unvandır. Bitlis sınırları içinde bulunan Ahlat, Afganistan'ın Belh şehri ve Özbekistan'ın incisi Buhara, Büyük Selçuklular devrinde bu tabirle adlandırılmış; bu şehirler dönemin ilim, din, kültür ve sanat kültür merkezleri olarak ön plana çıkmışlardı.
Giriş Tarihi: 04.10.2020
17:18
Güncelleme Tarihi: 05.10.2020
17:00
TARİHİNİN EN PARLAK DÖNEMİNİ YAŞADI
Emeviler döneminde hâkimiyet sağlanan Buhara'da halkın mukavemeti kırıldı ve şehre bir Arap garnizonu yerleştirildi. Emeviler zamanında ve Abbasîlerin ilk devrinde Buhara'da yerli hükümdar ve Horasan valisi tarafından tayin edilen bir emir bulunuyordu.
Daha sonra Buhara, 999 yılına kadar Samaniler tarafından idare edildi. Bu dönemde tarihinin en parlak dönemini yaşayan Buhara, büyük bir idarî ve kültürel merkez haline geldi.
AKINLAR SIRASINDA DEFALARCA TAHRİP EDİLDİ
Diğer Mâverâünnehir şehirleri gibi defalarca yakılıp yıkılmasına rağmen Buhara hep 9. yüzyıldaki yerine ve planına göre yeniden inşa edildi. 1220 yılında Buhara, Cengiz Han'ın Mâverâünnehir'de ilk aldığı şehirlerden biri oldu.
Moğol orduları tarafından işgal edilip yağmalandı; kalesi ise 12 gün dayandıktan sonra teslim oldu. Moğollar aleyhine gerçekleşen halk ayaklanmasında 20 bin kişi öldürüldü. Moğolların katliam girişimleri ise engellendi.
ORTA ASYA’NIN EN ÖNEMLİ İLİM MERKEZİYDİ
Buhara Orta Asya'nın en önemli sûfî merkezi idi. İslam kültür ve medeniyeti açısından pek çok âlimin yetişmesini sağlayan önemli bir ilim merkeziydi.
İlerleyen yıllarda Orta Asya'nın ilim ve kültür merkezi olma özelliğini Taşkent ve Semerkant'a bıraktı. Günümüzde Buhara'nın nüfusu Özbekler, Türkmenler, Kırgızlar, Kazaklar, Tatarlar, Uygurlar, Tacikler, Ruslar, Kafkasyalılar, Ukraynalılar ve Yahudilerden oluşur.
İbn-i Sina kimdir? İbn-i Sina'dan hastalık rehberi