Abdülhamid'in İstanbul'a miras bıraktığı 5 cami
Sultan II. Abdülhamid, payitahtın dört bir yanında yeni eserler yaptırdı ve eski eserleri ihya etti. Usta bir marangoz olduğu bilinen Sultan II. Abdülhamid'in Yıldız Hamidiye Camii'ndeki mahfil kafesleri ile dört büyük halife levhalarını sarayın marangozhanesinde bizzat kendisinin imal ettiğini biliyor muydunuz? Ya da Evliya Çelebi'nin, Seyahatname isimli eserinde o dönem İstanbul'unun tamamının net görüldüğü için Cihangir Camii'ye Cihannüma ismini verdiğini? Sizler için, Abdülhamid'in İstanbul'a miras bıraktığı 5 camiyi derledik.
Giriş Tarihi: 26.04.2019
14:56
Güncelleme Tarihi: 20.05.2019
12:59
Farklı bir alana okul yapılınca, bu kısmı da mescid olarak yapıya dâhil olmuştur. Kare plana sahip olan cami, fevkani olarak 19. yüzyıl İstanbul mimarisinde etkili olan eklektik üslupta inşa edilmiştir. Küfeki taşların kullanıldığı ve cephelerinde empire üslubunun hâkim olduğu caminin üst katına mermer basamaklı, iki taraflı merdiven vasıtasıyla çıkılır.
Bu yönüyle cami mimarisinden ziyade, konak mimarisi görüntüsü arz etmektedir. Pencereli bir kitle halindeki Hamidiye Camii'nin saçağının üstünde, Türk sanatının dini yapılarında hiç görülmeyen bir korkuluk dikkati çeker. 1894 yılındaki meşhur İstanbul depremi sonrasında minare külahı, kargir olarak yapılmıştır.
Caminin harim kısmına bakıldığında; kare planlı yapının üstü dıştan kurşunla kaplı ahşap bir kubbe ile örtülmektedir. Kalem işi nakışlarla tezyin edilmiş kubbenin ortasında, siyah zemin üzerine altın yaldızla İhlas Suresi yazılarak Allah'ın birliği vurgulanmaktadır. İki tarafında birer hilal olan sekiz uçlu bir yıldız, tavanı süslemektedir.
1901 ve 1904 yıllarında, Sultan II. Abdülhamid tarafından tamiri yapılan camide, Cumhuriyet Devri'nde yapılan restorasyonda Abdülhamid'in tuğrası sökülmüştür. Camide gerçekleşecek onarım sonrasında Sultan II. Abdülhamid'e ait tuğranın tekrar orijinal yerine konulması planlanmaktadır. Hamidiye Camii, geçmişten günümüze Adalar'ın merkez camisi olarak kullanılmaktadır.
KARAKÖY (MERZİFONLU KARA MUSTAFA PAŞA CAMİİ)
Karaköy'de Ziraat Bankası'nın hemen arkasında Sultan II. Abdülhamid Han tarafından inşa ettirilmiştir. Bu zarif yapı maalesef günümüze ulaşamamıştır.
Caminin yer aldığı bölgeye Sultan II. Bayezid döneminde bir tekke yapılmış ve İstanbul'a giriş yapan yağların kontrol edilip tartıldığı yer olması sebebiyle Yağkapanı Tekkesi olarak da isimlendirilmiştir. 1894 İstanbul depremi sonrası harap olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camii'nin yerine 1902 senesinde Sultan II. Abdülhamid yeni bir cami yaptırma kararı alır.
D'Aranco, 1903 yılında sultanın emriyle, 20. asır başlarında moda olan ve İstanbul'da pek çok örneği bulunan Art Nouveau tarzında bir cami inşa eder.
Göz kamaştırıcı mimarisiyle Karaköy'ün vazgeçilmezleri arasında sayılmaktaydı. 1958'de yıkıldıktan sonra, caminin parçaları başka bir yerde kurulmak üzere teker teker numaralandırılarak itina ile sökülmüş ve Kınalıada'ya taşınacağı söylenmiştir. Kınalıada'ya götürülürken onu taşıyan sandalların batması sonucu eserin yok olduğu ifade edilmiştir.