Abdülhamid'in miras bıraktığı 44 eser
Şehr-i İstanbul'un sevdalısı Sultan II. Abdülhamid, mevcut düzensizliğin önüne geçmek ve yeni yatırımlar yapmak kaydıyla can çekişen şehre yaşanırlık kazandırmak istiyordu. Abdülhamid'in siyasi yönü ile birlikte, Osmanlı vatanına kazandırdığı eserleri konuşmak, onun çağın gerekliliklerini ve ilerisini düşündüğünün bir kanıtıdır. Peki, Abdülhamid'in başkent olan İstanbul'u, marka şehir haline getirmek için dünyanın önde gelen mimarlarına ve şehir plancılarına İstanbul ile ilgili projeler çizdirdiğini biliyor muydunuz?
Giriş Tarihi: 10.02.2020
10:19
Bebek'te Küçükbebek Caddesi'nin girişinde, sağ tarafta yer alır. 1930'lu yıllarda yol genişletme çalışmaları nedeniyle orijinal yeri olan Bebek Karakolu arkasından sökülüp bu bölgeye taşınmıştır. Geçmişten günümüze gelen Bebek'teki önemli kültürel miraslardan olan çeşme, tek yüzlü duvar çeşmesidir. Çeşme, yüksekçe bir tekne taşı olan Hamidiye Çeşmesi'dir. Önündeki yolun yükselmesi sonucu tekne taşı hizasına kadar batmıştır.
Çeşmenin üstünde, iki köşesinde topuz şeklinde süslemeler vardır. Çeşme genel olarak ele alındığında neoklasik üslupta yapılmış olsa da en tepesinde alınlık benzeri bir madalyon içinde ampir dönem süslemeler görülmektedir. Oluklu iki sütun arasında yer alan ayna taşı, düz ve sadedir.
II. Abdülhamid'in geldiğinde şehzadeliğinden beri sevdiği Kağıthane'de istirahat etmesi ve atışları izleyebilmesi için 1888 yılında inşa edilmiştir. Tek katlı ve Batı mimarisinde inşa edilen Poligon Sarayı, enine geniş bir sofadan ve iki yanında kuleli kanatlardan oluşmaktaydı.
Eğitime büyük önem veren Sultan II. Abdülhamid, saltanatında ziraat, bayındırlık, sanat gibi alanlarda eğitim veren mektepler açmıştı. Bu okulların yanı sıra, ticaretin teorik ve pratik bilgilerle idare edilen ilim dalı haline geldiğini görmüş ve ticaret eğitimi almış deniz personeli yetiştirmek üzere bu alanda da mektepler açmıştı.
Kale ve istihkâm yapımı, güzergâh üzerinde yol inşası yapımı alanlarında eksikliği hissedilen teknik subayların yanında, yabancılarla rekabet edilebilmesi amacıyla uzman tüccar kaptanların yetiştirilmesi ihtiyacı bu alanda çalışmayı zaruri kılmıştı. Sultan Abdülhamid'in emriyle Heybeliada'daki Mekteb-i Fünun-ı Bahriye-i Şahane binasında bu kuruma bağlı olmak üzere 5 Aralık 1884'te Tüccar Kaptan Mektebi açılmıştı.
Osmanlı'da, havagazı ile aydınlatılma ilk olarak Dolmabahçe Gazhanesi vasıtasıyla Beyoğlu ve çevresi için yapılmıştı. Sultan II. Abdülhamid is Suriçi'ni aydınlatmak için 1880 yılında Yedikule Gazhanesini, Kadıköy- Üsküdar ve civarı için 1891'de Kadıköy Hasanpaşa Gazhanesini kurdurdu.
YILDIZ ÇİNİ FABRİKA-İ HÜMAYÛNU
Beşiktaş'ta yıldız Sarayı bahçesinde yer alan fabrika, Sultan II. Abdülhamid tarafından 1891 yılında, Türk çini sanatını canlandırmak, yeni bir yön ve hız vermek amacıyla kurduruldu.
1891 yılında üretime başlayan fabrika, 1894 depreminde zarar görmüş, aynı yıl İtalya Mimar Raimondo D'Aronco'ya adeta yeniden yaptırıldı. Aslında saray atölyesi olan Çini Fabrika-i Hümayununda 1894 yılından itibaren vazo, duvar tabağı gibi dekoratif amaçlı eserler yanı sıra, yazı ve sofra takımları, kartvizit tabakları, kapaklı kâseler , sahanlar, aşure testileri, karpuz şekerlikler, çay ve fincan takımları gibi günlük kullanım eşyaları da üretilmişti.
Yıldız Çini Fabrika-i Hümayunu'nda üretilen eserlerin tümünde, fabrikanın orijinal amblemi olan ay-yıldız damgası yer alırdı.