Müslüman alimlerin optik ile ilgili çalışmaları
Görmeye dair ilk teorileri Yunan bilginleri ortaya atmış; ancak Müslüman alimlerin çalışmaları bu teorilerin gerçeği yansıtmadığını ortaya koymuştu. Bundan bin yıl önce Kindi, İbnü'l Heysem ve İbn Sehl gibi Müslüman alimler, gerçekleştirdikleri deneyler ve keşiflerle görmenin doğasını açıklamışlar; optik biliminin temellerini atmışlar ve kendilerinden sonra gelen bilim insanlarına önemli bir miras bırakmışlardı. Öyle ki, kaleme aldıkları eserler, optik ilminin başlıca kaynakları olmuşlardı.
Giriş Tarihi: 11.11.2020
17:58
LENSSİZ KAMERANIN MUCİDİ OLDU
Işık, karanlık odanın karşı duvarı üzerinde de ilk koninin tam tersi biçimde ikinci bir koni meydana getiriyordu.
Bu keşifler, sonraki aşamalarda Karanlık Oda'nın icadıyla neticelenecek ve İbnü'l Heysem tarihte bilinen ilk kamera olan karanlık oda ya da lenssiz kamerayı yapan kişi olacaktı.
İslam uygarlığı hakkında 20 ilginç bilgi
KARANLIK ODA İLE GÖZ ARASINDAKİ FARK NEYDİ?
Nesneleri kamera gibi baş aşağı değil düz bir biçimde gördüğümüzü; optik sinirlerin, görüntüyü analiz eden ve tanımlayan beyinle bağlantı sağladığını izah etmişti.
İbnü'l Heysem'in deneylerinde sıkça kullandığı Beytü'l muzlim terimi, Latinceye karanlık, özel veya kapalı oda anlamına gelen camera obscura biçiminde çevrilmişti.
‘LATİNCE ÇEVİRİSİ AVRUPA’DA BÜYÜK ETKİ YARATTI
İbnü'l Heysem'in eserlerinin birçoğu, özellikle de hacimli kitabı Kitâbü'l Menâzır , Orta Çağ bilginlerinden Cremonalı Gerardus tarafından Latinceye tercüme edildi.
Bu, Roger Bacon ve Witelo gibi büyük 13'üncü yüzyıl düşünürlerinin ve hatta Leonardo da Vinci gibi 15'inci yüzyıl sanatçılarının çalışmalarında hatırı sayılır bir etki doğurmuştu.
BUGÜNKÜ KAMERALARIN TEMELİNİ OLUŞTURDU
Yine onun adımlarıyla tomurcuklanan optik alanı ise, lazerlerin, insan retinasının optik bölümlendirmesinin ve denizanasındaki kırmızı biyolüminesans maddesi gibi konuların çalışıldığı başlı başına bir bilim dalına dönüştü.
İslam uygarlığında gelişen bilim Avrupa'ya nasıl ulaştı?