Prof. Dr. Halil İnalcık'ın Batı ile ilgili uyarıları
Sosyal bilimler açısından dünyada ilim âlemine yön veren hocaların hocası merhum Prof. Dr. Halil İnalcık, Batı'nın gizlediği yüzü ve amaçları hakkında Türkiye'yi şu sözlerle uyarmıştı: "İstanbul'u bugün hala Batı benimsemeye devam ediyor. Sizi uyarıyorum bir tarihçi olarak. Bütün bunlar bir oyundur. Batı hiçbir zaman vazgeçmedi." Halil İnalcık'ı vefat yıl dönümünde saygı, rahmet ve özlemle anıyoruz.
Giriş Tarihi: 16.03.2019
13:56
Güncelleme Tarihi: 25.07.2021
08:19
Sosyal bilimler açısından dünyada ilim âlemine yön veren Prof. Dr. Halil İnalcık, 1986'da 70 yaşındayken verdiği röportajda Allah'tan yarım eserlerini bitirmek için 10 yıl daha yaşamak istediğini söylemişti . İnalcık, 1941'de yazdığı ilk makalesinin ardından ömrünün son anına kadar 65 yıl boyunca araştırmayı ve yazmayı bırakmadı. 25 Temmuz 2016'da, 100 yaşında iken hayata veda ettiğinde ardında sayısız kaynak bıraktı.
PROF. DR. HALİL İNALCIK: "BATI HİÇBİR ZAMAN VAZGEÇMEDİ!"
"70 yıllık akademik hayatımda gece gündüz bir misyoner gibi çalıştım. Batı, tarihimizi, devletimizi imha etmek için nasıl Çanakkale Boğazı'na geldiyse, ilim hayatında da Osmanlı'yı aşağılamak, kötü göstermek için seferber oldu." diyen İnalcık'ın bütün maksadı bunu göstermekti. Daha o zaman, mektep sıralarında, Türk tarihinin gerçeklerini en sıkı bilimsel metodlara göre araştırıyor ve Batı'nın hata yaptığını göstermek heyecanı ile çalışıyordu. "Bizim misyonumuz Türk tarihinin gerçeklerini Batı'nın iftiralarına karşı ispat etmekti." diyordu.
Batı'nın çarpıtılmış tarihini düzeltmek için itiraz edilemez belgeleri kullanmak lazımdı. Onun için doktora tezini yazarken arşivde Bulgar meselesine ait binlerce vesika buldu. 93 Harbi'nden sonra, bir Bulgaristan prensliği Balkanların kuzeyinde ortaya çıkmıştı. Güneyinde de Rumeli Şarki diye sözde Osmanlı'nın parçası olan bir vilayet belirdi. Prens Batenberg Bulgaristan'ın ilk prensi 5 sene sonra geldi. Türklerle meskûn olan Rumeli Şarki vilayetini istila etti. Osmanlı'da büyük bir buhran başladı. Gazi Osman Paşa ''Savaş açalım yurdumuz istilaya uğradı.'' Derken, Abdülhamid: ''Bu Bulgar meselesini arşivde araştırın bana getirin bütün vesikaları toplayın.'' dedi. Bunun üzerine beş cilt topladılar, Dolmabahçe Sarayı'na koydular. Faik Reşit Unat doktora konusu alırken, ''Böyle bir vesika külliyatı var. Onun üzerinde çalış'' diyerek İnalcık'ı görevlendirdi.
İnalcık o yılları şöyle anlatır: "Ben Abdülhamid için toplanmış o vesikaları okuyarak Bulgar İsyanını doktora konusu aldım. Abdülhamid 1850'de isyan çıktığı zaman müfettişler göndermiş, 'İsyan neden çıktı, durum nedir?' diye. Gayet ayrıntılı raporlar göndermişler. O raporlar beni aydınlattı ve ben yeni bir tezle ortaya çıktım. Bu eser çıktığı zaman orada şunu tespit ettim: İsyanın asıl sebebi Timur rejimi çöktükten sonra toprak sahipsiz kalmış. Oradaki Müslüman ağalar el koymuşlar. Fakat Bulgar köylüsü bu topraklar bizim diye hak iddia etmiş ve isyan etmişler. Bu tamamen sosyal bir hadise, siyasi değil."
“HIRİSTİYANLIĞIN YILDIZI PARLAYACAK!”
"Fatih çok geniş görüşlü bir insandı. Kendi topraklarında milyonarlarca Rum vardı ve bunların dinini öğrenmek istedi. Ben atalarımın tarihini temize çıkarmak misyonu ile çıktım. Benim hayatım bir vasıtadır, büyük bir fikri gerçekleştirmek için bir vasıtadır. Hayatımı bu misyona hizmet etmek için ayarladım. İstanbul'un tarihini yazdım." şeklinde konuşan İnalcık, bugüne dair uyarılarda bulunmuştu:
"İstanbul'u bugün hala Batı, Yunan benimsemeye devam ediyor. Sizi uyarıyorum bir tarihçi olarak. Bütün bunlar oyundur. Batı hiçbir zaman vazgeçmedi. 'Ayasofya'nın kubbesi üzerinde Hıristiyanlığın yıldızı parlayacak!' Bunu kim söyledi? Papa olacak olan Bavyera Kardinali. Bir Bizantinistler kongresinde söylemiştir bu sözleri. Bunu söylediği zaman bütün o sözde bilim adamları, Rumlar ayağa kalktılar, dakikalarca alkışladılar. Münih'te oldu bu olay 1958'de. Ben bunu unutmuyorum.
Dikkat edin, uyanık bulunmalıyız. Rusya bizi neden istila ediyordu. Çünkü Ortodoks Kilisesi İstanbul'dadır diyordu. Aynı anda bizim devletimizin dışında ekonomik bir makam yaratmak istiyorlar İstanbul'da. Bu büyük bir tehlikelidir. Ve açıkça bizi tehdit ediyor."