Tüm insanlığın ortak zihni: Kolektif bilinçaltı
Tüm insanlığın birer birey olduğu herkes tarafından kabul edilen bir görüştür. Hepimiz kendi hayatlarımızda kendi duygularımıza, kişiliğimize ve hayat standardımıza göre hareket ederiz. Peki, nasıl oluyor da ortak bazı durumlara aynı tepkileri verebiliyoruz? Mesela güzel olan şey herkes için güzel, kötü olan şey herkes için kötü olabiliyor. Bu sorunun cevabı kolektif bilinçaltında gizli.
Giriş Tarihi: 30.05.2019
09:27
Güncelleme Tarihi: 30.05.2019
11:22
6 yaşında Latince öğrenmeye başlayan Jung'un dil bilime ve edebiyata, özellikle antik edebiyata derin bir ilgisi vardı. Jung, pek çok modern Avrupa dilinin yanı sıra Eski Hint kutsal kitaplarının dili olan Sanskritçe de dahil bir çok eski dilde yazılan yazıları okuyabiliyordu.
İlk kariyer seçimi arkeoloji olmasına rağmen, Basel Üniversitesinde Tıp okuyan Jung, ünlü nörolog Krafft-Ebing'le çalışırken kariyerine psikyatride devam etmeye karar verdi.
Mezuniyetinin ardından Zürih'teki Burghoeltzli Akıl Hastanesinde görev alan Jung, burada şizofreni uzmanı (ve şizofreninin isim babası) Eugene Bleuler ile birlikte çalıştı. Bir Freud hayranı olan Jung, onunla 1907'de Viyana'da tanıştı. Anlatılanlara göre, tanıştıktan sonra Freud o gün için tüm randevularını iptal etmiş ve birlikte 13 saat boyunca duramadan konuşmuşlar. Freud sonunda Jung'u psikanalizin prensi ve kendi mirasçısı olarak görmeye başlamıştı.
Fakat Jung hiçbir zaman için Freud teorisini tamamen benimsemedi. Aralarındaki ilişki 1909'da Amerikaya yaptıkları bir gezi sırasında bozulmaya başladı.
Birinci Dünya Savaşı Jung için oldukça acı veren bir kişilik testi dönemi olmuştur. Bu aynı zamanda, dünyanın şimdiye kadar gördüğü kişiliğe dair en ilginç teorilerden birinin de başlangıcını oluşturur. Savaştan sonra Jung birçok yer gezdi; Afrikadaki, Amerikadaki ve Hindistandaki kavimleri inceledi. 1946'da emekli oldu ve 1955'de eşinin ölümünden sonra gözlerden uzak yaşadı. 6 Haziran 1961'de Zürih'te öldü.
(Derlenmiştir.)