Arama

Mustafa Özcan
Aralık 5, 2022
Yasak ile zorunluluk arasında başörtüsü

Hisbe teşkilatı çarşı pazarın denetlenmesi anlamına gelmektedir. Daha sonra bunun alanı genişletilmiş görgü kurallarının denetlenmesini de içermeye başlamıştır. Mısır'da yürürlükte olan hisbe teşkilatı muattal durumdadır. Uygulanmamaktadır. Bununla birlikte asrımızda iki ülkede ahlak polisi tartışmaların odağı haline gelmiştir. Sonunda bu yükü kaldıramaz hale gelmişlerdir. Suudi Arabistan'da dini polis olarak bilinen Mutavva teşkilatı da bu tür hisbe teşkilatlarından birisidir. Bununla birlikte bu teşkilatlar a'yan ve eşrafa ilişmeyerek keyfi bir uygulama tarzı tutturmuştur. Dolayısıyla ahlak zabıtalığını ahlaksız ya da adaletsiz bir zeminde icra etmiştir. Ahlaki denetleme mekanizması yerine zamanla maksatlarını aşarak istibdat araçları haline gelmişlerdir. Suudi Arabistan'da son yıllarda terfih (eğlence) programları çerçevesinde Mutavvanın görev alanının içi boşaltılmıştır. Mutavvanın görev alanı tersyüz olmuştur. Bu değişim veya tersyüz olma bir hadisin kapsama alanına girmektedir. 'Vaziyet daha da beter olacak' anlamındaki bir hadiste insanların gelecek bir dönemde marufu münker ve münkeri de maruf sayacakları ve onun ötesine de geçerek münkeri emrederken marufu nehyedecekleri ifade edilmektedir. Kısaca kötülük emredilecek iyilik ise yasaklanacaktır. Suudi Arabistan'daki uygulama bunu göstermektedir. Ebu Ümame el Bahili'nin bu yöndeki ilgili rivayeti bugünlere işaret etmektedir.

Bununla birlikte Suudi Arabistan ve İran gibi ülkelerin hisbe teşkilatlarını suistimal ettiklerini söyleyebiliriz. İlgi alanlarını genişletmekle kalmamışlar aynı zamanda kötülükle mücadele yöntemleri arasına kurgu ve tuzaklamayı da sokmuşlardır. Bu nedenle de Suudi Arabistan'da Mutavva'nın görev alanı tavsamıştır. Toplum birleşik kaplar misalidir. Etkileşim halindedir. Bir teoriye göre kötülük yüzde 5 veya 10 sınırını aştığında kontrolden çıkar. Ahlaki denetimler iğreti kalır. Nitekim eski milli eğitim bakanlarından Tevfik İleri'nin bu yönde bir sözü aktarılmaktadır. Ünlü Arap düşünürlerinden Abdulkerim Bekkar ise teoriyi tersyüz ederek şöyle diyor: "Ümmetin gençlerinin yüzde 5'inin salaha ermesi yani düzelmesi halinde ümmet yeniden dirilebilir ve ayağa kalkabilir (Min Ecli Din ve Ümme. S: 58,Daru's Selam)." Bu durumda aktif olan kazanır. Sabahattin Zaim'in de bu yönde bir tezi vardır. Toplumda mücadele yüzde 10'ar dilimler arasında cereyan eder. İyiler ve kötüler arasında çekirdekte bir mücadele yaşanır. Mücadelenin merkezinde yüzde 10'luk dilimler vardır. Toplumun kalanları Bediüzzaman'ın deyimiyle iltihaken taraftardırlar. Pasif taraftarlardır. Mücadelenin içine ve özüne girmeden seyrederler.

Mahsa Amini'nin İran'da irşat ekipleri veya devriyeleri tarafından karakola götürülmesinden sonra fenalaşarak vefat etmesi İran'da sokakların taşmasına ve karışmasına neden oldu. İran rejimi ilk defa bu kadar mafsallarından, köklerinden sarsıldı ve rejimle hesaplaşması olan herkes sokaklara döküldü. Bu nedenle de rejim ilk defa kökten geri adım atmak zorunda kaldı. Önce reformcularla ortak karede fotoğraf vermek istedi. Lakin artık reformcular bile İran sokaklarını teskin etme ve dindirme becerisine sahip değil. Onlar zamanın elemesine tabi oldu ve tasnif dışı kaldılar. Halk açısından onlardan medet umma devri bitti. Yeni devrimciler kendilerini reformcu kesimin üzerinden değil kendileri üzerinden tanımlıyor ve ifade ediyorlar. Bundan dolayı rejim kendine çeki düzen vermenin gereğini kavradı. Yabancı 47 istihbarat teşkilatının İran sokaklarını karıştırmak için cirit attıklarını ve harekete geçtiklerini söyleseler de bu muhatapları tarafından 'Acem palavrası' olarak telakki ediliyor.

İran Genel Savcısı Muhammed Cafer Muntazari icbari veya zorunlu başörtüsü kuralını gözden geçireceklerini söyledi. Bu hususta Yargı erki ve Meclis'in de üzerine düşene yapacağını ifade etti. Bununla toplumun öfkesini yatıştırmak ve dindirmek istiyorlar. Bu da göstericiler nezdinde şüphelere neden olmaktadır. İran'da başörtüsünün zorunlu kılınması devrimden dört yıl sonra 1983 yılında yürürlüğe konuldu. Geşt-i irşād denilen ahlak polisinin kurulması ise 2007 yılına denk gelmektedir. Devrimden 28 yıl sonra Ahmedinejad döneminde faaliyete geçmiştir. Geşt-i irşadın yani ahlak polisinin kaldırılması buna karşı olan kitleler nezdinde müphemlik arz ediyor ve şeffaf bulunmuyor.

İran'da gösterilerin bin bir yönü var. 2009 yılında siyasi nedenlerle ve oyların çalınması gerekçesiyle Nejad'ın yeniden seçilmesine tepkiler yağmıştı. 2017 ve sonrasında yolsuzluk, ekonomik nedenler çevre ve su kıtlığı faktörleri halkın kazan kaldırmasında etkili olmuştur. İlk defa gösteriler bu kadar geniş alana yayıldı ve uzun süreli oldu. Gösteriler İran genelinde 159 yerleşim birimine sıçradı. Aydınlar, sporcular ve muhtelif kesimleri temsil eden kişiler de bu gösterilere destek verdiler. Haşimi Rafsancani'nin kızı Faize Rafsancani ile Hamaney'in yeğeni ya da kız kardeşinin kızı Feride Muradhani de uygulamalara ateş püskürdü, isyan etti. 14 bin kişi tutuklandı ve rejimin temsilcilerinden Emirali Hacızade 300 civarında kişinin olaylar sırasında hayatını kaybettiğini doğruladı. Kısaca zemin rejimin ayakları altından kayıyor.

Türkiye ile İran başörtüsü hususunda zıt istikamette seyreden iki farklı deneyim yaşadı. Türkiye kamusal alanda başörtüsüne yasak getirdi. Bu, başörtülü öğrencileri eğitim hakkından dolayısıyla eşitlikten mahrum etti. İran'da da tersi bir durum oldu. Kamusal alanda başörtüsü zorunluluğu getirildi. İki zıt model olarak görülebilirlerse de gerçekte iki zıt model yasakta buluşmuş oluyor. Yasak üzerinden iki ülke birbiriyle köprü kurmuştur. Birisi başörtüsünü yasaklıyor diğeri de açık gezinmeyi yasaklıyor, Yoksa devriyeler devreye giriyor. Kamusal alan hakimiyeti konusunda zorlama ve halkla çekişme iki rejimin de enerjisini tüketti. Başlarına dert oldu. Sonunda İran 15 Eylül tarihinde Mahsa Amini meselesine tosladı ve ülke kontrolden çıktı. Hala dış komplolarla izah etmeye çalışsa da mızrak çuvala sığmıyor.

Tarihi yanlışlar kümesi üzerine inşa edilen molla rejimi çatırdıyor.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN