Arama

Zekeriya Erdim
Aralık 20, 2020
Uzaktan eğitime yakından bakış
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Ülkeler ve toplumlar, bir yandan salgınla mücadele sürecini devam ettirirken; öte yandan, oluşması muhtemel yeni dünya düzeni senaryolarını konuşup tartışıyor. Yakın gelecekle ilgili iddialar ve öngörüler; "hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" noktasına kadar ulaşıyor.

Bu bağlamda; enine boyuna ele alınan konulardan biri de, eğitim sistemleri. Şartların dayatması sonucu ortaya çıkan "uzaktan eğitim" uygulamasının; geçici olacağı veya kalıcı hale geleceği ihtimalleri.

Şimdilik, misafir muamelesi yaptığımız bir anlayışın ve işleyişin; bir süre sonra, ev sahibi gibi olacağını söylüyorlar. Hayatın bütün alanlarına sirayet eden "çevirim içi" yaşama biçimine; "dijital dönüşüm" yahut "sanal devrim" diyorlar.

İlk kartopunu kim sıktı, kim yuvarladı bilmiyoruz ama "kürtük" katlanarak büyüyüp, "çığ" olmaya doğru gidiyor. Küresel köy haline gelen dünyada; biz olayları değil, olaylar bizi sevk ve idare ediyor.

Alnımız duvara toslamadan, aklımızı başımıza devşirmeliyiz. Uzun ve dik yokuşun, mecali kesik yorgun savaşçıları haline gelmeden; bu sisli ve dumanlı dağın arkasını görmeliyiz.

Gündemin genel, kapsama alanının evrensel olduğunu biliyoruz. Ancak, biz burada; Türkiye açısından, uzaktan eğitim uygulamasının sakıncaları üzerinde durmak istiyoruz.

TEKNİK VE İDARİ SORUNLAR

Son yıllarda, yurt içinde ve yurt dışında, bu yolla eğitim hizmeti almaya ve vermeye çalışan kişilerin, kurumların olduğunu; az buçuk biliyorduk. Ancak tüm okullarda, kurslarda, kademelerde uygulamaya hazır değildik; birdenbire, zarureti kucağımızda bulduk.

Onun için, bazı teknik ve idari sorunlar yaşandı, yaşanıyor. Bilgisayarı ve internet erişimi olmayan öğrencilerle ve EBA altyapısının yetersiz olmasıyla ilgili engeller; kademeli olarak aşıldı, aşılıyor.

İdareciler, öğretmenler, öğrenciler, öğrenci velileri; yeni şartlara uyum sağlamakta zorlandılar, zorlanıyorlar. Öte yandan, muhtelif açılardan "dezavantajlı" durumda olan çocuklar; büyük ölçüde, sistemin dışında kalıyorlar.

Moral, motivasyon, odaklanma, derslere katılım, öncesinde hazırlık sonrasında ödev yapma açısından; seviyenin hayli düşük olduğunu görüyoruz. Sağlıklı bir şekilde "devam-devamsızlık" takibi, "rehberlik-danışmanlık" ve başarı durumu ile ilgili "ölçme-değerlendirme" imkânı olmadığını, kalmadığını biliyoruz.

Müfredat programlarında yer alan bazı dersler; ikinci, üçüncü planda kaldı. Öğrencilerin bireysel ilgi, yetenek ve seviye farklılıkları; hiç yok sayıldı.

Kültür, sanat, spor etkinlikleri tamamen durdu. Okul ile aile, öğretmen ile öğrenci arasındaki sıcak temas ortadan kalktı; muhabbet, kavanoza kapatılmış bal gibi oldu.

Sınıf birleştirmeleri ve ders öncelemeleri sonucu; bazı öğretmenler, boşa düştüler. Teknoloji bağımlılığının olumsuz etkileri unutuldu; cümle âlem, ekran başına üşüştüler.

Okulun kurumsal görevi aileye yüklenince; "hayat eve sığar" sloganı, eğitim-öğretim faaliyetlerini de içine almış oldu. Böylece, hemen hepimizin; aile hayatımızla ilgili dengemiz, düzenimiz bozuldu.

SOSYAL VE PSİKOLOJİK SORUNLAR

Görünen o ki; uzaktan eğitim süreci "geçici" olmaktan çıkıp "kalıcı" hale gelirse, sosyal ve psikolojik sorunların seviyesi yükselecek. İnsan ilişkileri sıfırlanacak; çocuklarımız ve gençlerimiz, duyguları olmayan robotlara dönüşecek.

Eğitim kadrolarının ve kurumlarının görev tanımı içinde; duygu-düşünce-davranış gelişimi, benlik-kimlik-kişilik oluşumu, akıl-ruh-beden terbiyesi, bilgi-beceri-bakış kazandırma, hayatın içinde hayata hazırlama gibi çoklu denklemler var. Bu uygulamayla; "bilgi aktarma" dışındaki görevler, kapsama alanının dışında kaldılar, kalıyorlar.

Öğretmen öğretmenliğini, öğrenci öğrenciliğini; unuttu, unutuyor. Kanlı canlı sosyal, kültürel, fiziki çevre zenginliğinin yerini; sanal sesler ve görüntüler tutuyor.

Geziler ve gözlemler, anmalar ve kutlamalar, eğitici kol çalışmaları ve sosyal organizasyonlar; neredeyse imkânsız hale geldi. Oyunun, eğlencenin, maceranın, arkadaş buluşmalarının, komşu ve akraba görüşmelerinin dışında kalan her bir çocuk ve genç; hayattan elini-eteğini çekip, yapayalnız kaldı.

Uygulamanın uzaması halinde; sosyal ve psikolojik krizler, anarşiler, bunalımlar oluşabilir. Salgından korunma adına yöneldiğimiz kişisel, kurumsal, toplumsal "içe kapanma"; çok yaygın ve tehlikeli bir hastalığa dönüşebilir.

Uzaktan eğitimin teknik ve idari sorunları çözülse bile; sosyal ve psikolojik mahsurlarının bertaraf edilmesi mümkün değildir. En uygun şartlar altında bile; "yüz yüze" eğitimin ve öğretimin yerini tutmadığı, tutmayacağı bilinmelidir.

Hazır başlamışken devam edelim diye düşünmek; büyük bir yanlış olur. Baharın gelmediği bahçedeki gülün dalı kurur, bülbülün dili tutulur.

Uzaktan eğitime yakından bakanlar, bunu açıkça görüyorlar. Okullar, öğretmenler, öğrenciler; engelsiz ve endişesiz buluşmanın, kavuşmanın hayalini kuruyorlar.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN