Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin Yeni liseye geçiş sistemi hakkındaki açıklamalarında Yeni Liseye Geçiş modelini anlatmıştır. Bu sistemin özü adrese dayalı sınavsız yerleştirme olup öğrencilerin yüzde 90'ı sınava girme şartı aranmaksızın adresine en yakın okullardan birini tercih edecek, geri kalan yüzde 10'luk öğrenci grubu ise isteğe bağlı olarak girecekleri merkezi bir sınavla "proje okulu" olarak tabir edilen daha nitelikli liselere yerleştirilecektir. Yüzde 90'lık kesimde yer alan her bir öğrenci için 3 okul türünün (Meslek, İmam Hatip ve Anadolu Lisesi) bulunduğu daireyi kapsayan 3 çember oluşturulmuştur. Kamuoyunda oluşan isimlendirmenin kaynağı bu çemberlerdir.
İsteğe bağlı sınavla öğrenci alan liseler Fen, Sosyal Bilimler ve Proje okullarından oluşacaktır. Bu okullara, Haziran ayı başında yapılan ve isteğe bağlı girilen bir sınav ile kayıt yapılacaktır. Bu sınavda 20 fen, 20 Matematik, 20 Türkçe, 10 İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, 10 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, 10 yabancı dil sorusu sorulacak ve bunlar sadece 8.sınıf müfredatından olacaktır.
AMAÇ
Sistemin temel amacı küçük yaştaki çocukların üzerinden sınav stresini kaldırmak ve sınavsız liselere geçişi sağlayabilmektir. Bir diğer amaç ise okullardaki öğrenciler düzeyindeki akademik başarı çeşitliliği sağlayarak akran öğrenmesini ve genel başarı düzeyini artırmaktır. Adres bölgelerindeki liselere farklı akademik başarı düzeylerinde farklı ilgi ve birikimlerdeki öğrenciler gelmesinin, akademik çeşitliliği sağlayarak okulun başarı seviyesini yükselteceği ve sınıftaki başarılı öğrencinin bir çok öğrenciyi de sürükleyeceği öngörülmektedir.
3 ÇEMBERLİ SİSTEM
Sınavsız adrese dayalı olarak yerleştirilecek öğrenciler için elektronik ortamda tercih ekranı açılacaktır. Öğrencinin oturduğu yer veri kabul edilerek Milli Eğitim Bakanlığı tarafından her öğrenci için 3 çember oluşturulacaktır. Her bir çember 3 okul türünün (Meslek, İmam Hatip, Anadolu Lisesi) bulunduğu daireyi kapsayacak. Her öğrencinin 5 tercih hakkı bulunacak. Öğrencinin tercihlerinden birine yerleşememesi ihtimaline karşı, adresine ikinci derecede yakın üç okulu kapsayan ikinci bir çember sunulacak. Öğrencinin istediği okul türüne yerleşememe ihtimalini ortadan kaldırmak üzere, çapı biraz daha büyütülerek son bir çember daha çizilecek ve orada da 3 tane okul seçeneği sunulacak. Her bir çemberde 3 okul türünden birer tane mevcut olacak. Örneğin Anadolu Lisesine gitmek isteyen bir öğrenci, X Anadolu Lisesi, Y Anadolu Lisesi ve Z Anadolu Lisesi şeklinde adresine yakınlığına göre 3 farklı çemberdeki Anadolu Liselerinden birine yerleşecektir. Öğrenci seçmediği bir okul türüne veya Anadolu lisesine asla yerleşmeyecektir.
Müsteşar Tekin'in açıklamalarına göre Bakanlık, öğrencinin istediği ve tercih ettiği okullardan birine mutlaka yerleştirileceğini taahhüt etmektedir. Kamuoyunda, öğrencinin istediği okul türüne gidemeyeceği yönündeki algı yanlıştır. Getirilen 3 çemberli sistem sayesinde, öğrenci öncelikli tercihi olan birinci ve ikinci çemberdeki okullara yerleşememe durumunda mutlaka üçüncü çemberdeki istediği okul türüne yerleşebileceği öngörülmektedir. Zira liselerin kayıt bölgeleri oluşturulurken o bölgedeki 8. sınıf öğrenci sayısı liselerdeki öğrenci kontenjanlarıyla eşleştirilmiştir.
ELEŞTİRİLER
Türkiye gibi eğitim kalitesinin çok farklılık gösterebildiği ve uzun yıllara dayanan köklü sorunların bulunduğu bir ülkede her modelin avantaj ve dezavantajları olacağı açıktır. Yeni sistemle ilgili eleştiri olarak çok sayıda velinin öğrencisinin gitmesini istediği okulların bulunduğu bölgelere taşınacağı ifade edilmektedir. Halihazırda da oturulan mahalleler sosyo-ekonomik sebeplere göre belirlendiğinden böylesi durumlar sınırlı olacaktır.
Okulların yüzde 10'una sınavla girilecek olması, geri kalan yüzde 90'lık okulun niteliksiz olduğunun dolaylı kabul olduğuna dair eleştiriler mevcuttur. Okullar arasındaki hiyerarşinin katılaşarak devam edeceği, yüzde 90'lık liselerdeki öğrenci, öğretmen ve idarecilerde motivasyon kaybına yol açacağı dile getirilmektedir. Bu eleştiri çok aşırı ve kötü niyetli durmaktadır. Dünyanın her yerinde belli okullar sınav gibi belli süreçler sonucu öğrenci kabul etmektedir. Ayrıca Türkiye'de okulların yüzde 90'nın kötü olduğunu söylemek gerçekliğe uygun değildir. Türkiye'de asıl sorun belli okul ve bölgeler arasındaki eğitimdeki aşırı kalite farklarıdır.
Yeni sistemin amacının imam hatip ve meslek liselerinin boş kalan kontenjanlarını doldurmak olduğu, öğrencilerin alternatifsizlikten dolayı imam hatip liselerine gitmeye zorlandığı şeklinde iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu, ideolojik temelli aslı olmayan bir eleştiridir. Çünkü öğrenci veya aile 3 farklı okul türünden 3'er tane olmak üzere 9 lise arasından 5 tercih hakkına sahip olup tercih listesine istemediği bir okul türünü (örneğin imam hatip lisesini veya meslek lisesini) hiç yazmama opsiyonuna sahiptir.
Bu eleştirilere rağmen yeni sistemin bünyesinde taşıdığı bazı riskler bulunmaktadır. Bunların bir kısmı eğitim sisteminden bir kısmı da yeni sistemin öngörülemeyen sonuçlarından kaynaklanabilir.
RİSKLER
Yeni Liseye geçiş sisteminde okula kayıt süreçlerinin merkezden yapılması adam kayırma yapıldığı şeklindeki olumsuz eleştirilerini önünü kesmek bakımından faydalı olsa da, okul müdür ve milli eğitim yerel yöneticilerinin inisiyatif alanlarına olumsuz etkide bulunabilir. İkinci risk ise TEOG imtihanı sürecinde karşılaşılan okullar arasında hiyerarşi oluşma, okulların akademik başarı seviyesi bakımından homojenleşmesi, akran öğrenme süreçlerinin zayıflaması tüm il genelinde değil de bu sefer eğitim bölgeleri ölçeğinde oluşabilir.
Akademik başarı farklı düzeyde öğrencilerin adrese dayalı sistemle yerleştirilmesi ile akran öğrenmesinin gerçekleşmesi beklenmektedir. Akademik başarı düzeylerinin çok açık olduğu durumlarda başarı düzeyleri ileri olan öğrenciler aleyhine durumlar oluşabilir. Bu tür durumların en aza indirilebilmesi için okul yöneticilerine sınıf dizaynında, öğretmenlere de ek aktivitelerle başarılı öğrencileri desteklemekte sorumluluklar düşmektedir. Ayrıca okulların akademik başarı dışındaki becerileri hedefleyip programlar geliştirmesi önemli olacaktır.
Yeni lise yerleştirme sistemi mahalleyi öne çıkaracağından dolayı bölgeler ve okullar arasındaki eğitim kalite farklarının azaltılması ve eğitimin kalitesini arttırmaya yönelik çalışmalar çok daha önem kazanacaktır. Akademik başarısı göreli olarak düşük dezavantajlı okullara yönelik özel eğitim programlarının uygulanması, bu okullara tecrübeli yönetici ve öğretmenlerin atanabilmesi önemli olacaktır. Ayrıca sistemin öngörülemeyen ve arzu edilmeyen sonuçlarının olabilmesi çok muhtemeldir. Buna dair bir izleme sisteminin kurulması ve etki analizlerinin hızlıca yapılıp buna uygun tedbir ve politikaların üretilmesi faydalı olacaktır.
Prof. Dr. Atilla Arkan