Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Temmuz 15, 2019
15 Temmuz: İmanın zaferi, şehadetin bedelidir!..
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Bugün 15 Temmuz 2019…

Bugün, ülkemiz tarihinde önemli bir günün, şanlı bir direnişin ve muhteşem bir zaferin yıl dönümü… Öncelikle böyle bir zaferi yaşatan Allah Teâlâ'ya hamd ve senâlar ile başlamak; adıyla birlikte adını andığımız ve şehitliğin yüce değerini kendisinden öğrendiğimiz Son Nebi'ye salât ve selamlarımızı ifade etmek isterim.

Yazıya başlarken, bu vatan için can veren bütün şehitlerimize, özellikle ikinci bir "Kurtuluş Savaşı" mücadelesinin verildiği 15 Temmuz gecesinde tatlı canlarını ve al kanlarını mukaddes değerleri için veren şehitlerimize rahmetler, geride kalan yakınlarına, sevdiklerine sabırlar niyaz ederim. Aldığı yaralarıyla ve kaybettiği uzuvlarıyla gâzilik gibi üstün bir mertebenin sahibi olan bütün vatan evlatlarına şifalar ve bundan sonraki hayatlarında sağlık ve afiyetler dilerim.

Tarihte yaşanmış gerek ferdi gerekse toplumsal olaylar, farklı yönlerden tahlil edilmeye müsaittirler. Bazen bir olay; onu yorumlamak üzere yönelen kimselerin bilgi, tecrübe, bakış açısı ve kişilik yapısı sebebiyle muhtelif yorumlara sahne olur. Savaşlar, zaferler, felaketler, kurtuluşlar, başarı hikâyeleri bu cümledendir… Tarih, sosyoloji, psikoloji gibi bilim dalları işte bu yaşanan olaylar üzerinde çalışmalar yürüterek, gördüklerini ve tespit ettiklerini bir tahlile tâbi tutmak suretiyle yeniden insanlarla/toplumla paylaşmayı gerçekleştirirler.

Yaşanmış bir olay, üzerinde çalışıldığı ve konuşulduğu oranda değerli ve önemlidir. Aradan geçen üç yıl, 15 Temmuz'da yaşadıklarımızın, ülkemiz tarihi açısından önemini ortaya koyan gelişmelere sahne olurken, o gece nasıl bir zor dönemeçten geri döndüğümüzü de zaman zaman hatırlatıyor bizlere… Bu hatırlatmalardan biri de şunu ortaya koymaktadır ki, 15 Temmuz'da Allah Teâlâ, bu ülke ve millet üzerine zalimce planlar kuranların, kötü ve yıkıcı emellerini gerçekleştirmek isteyenlerin planlarını boşa çıkarmış ve emellerini de kursaklarında bırakmıştır. 15 Temmuz'dan bize görünen, bize yansıyan şudur ki, uluslararası şer odaklarının dış ve iç uzantılarının çizdikleri stratejik planlar, her şeye kadir ve muktedir olan Allah Teâlâ'nın müdahalesiyle suya düşmüş, bu ülkenin birlik ve bütünlüğüne, bağımsızlığına darbe yapmak isteyenler ummadıkları bir şekilde karşılık bulmuş ve hezimete uğramıştır. Şimdi geliniz, 15 Temmuz gecesine dair bize yansıyanları kendi bakış açımızla değerlendirmeye çalışalım.

"KADERİN ÜSTÜNDE BİR KADER VARDIR…"

Kıymetli şair Sezai Karakoç'un bir beytinde dile getirdiği üzere, "Kaderin üstünde bir kader vardır" cümlesindeki "kader" kelimesi Arapçada aynı zamanda "plan, program, ölçü, hesap-kitap" anlamlarına gelmektedir. Yeryüzünde, fani kulların akıl ve idrakleriyle yaptıkları plan ve programlar varsa bunların üstünde bir plan ve program yapma mercii var demektir. İşte 15 Temmuz'da gerçekleşen olay bundan ibarettir. Zira, kelime anlamı Arapçada "sevkul-ceyş" olan strateji, gerek savaşta askerleri, orduyu doğru/isabetli bir şekilde sevk ve idare etmek, gerek barışta elde var olan unsurları başarılı bir şekilde organize etmek anlamlarına gelmektedir. 15 Temmuz'da yaşanan, bu ülkeye düşmanlık besleyenlerin sınırlarımıza kadar dayanıp bir terör örgütünün uzantısı olan ve "ordu içindeki ordu" görünümündeki ihanet şebekesiyle kalkışılan darbenin başarıyla sonuçlanmasını bekledikleri, ülkenin meşru idaresini alaşağı edip, idarecilerini tutuklamayı hedefledikleri bir ortamda, kurdukları tüm planları başarısız kılan bir "Üst Strateji"nin devreye girmesidir. Evet, yaşanan hadise tam da budur ve Allah Teâlâ'nın duruma müdahalesidir. Yüce Yaradan'ın; uçaklar, helikopterler, bombalar, kurşunlar, tanklar ve tüfekler karşısında savunmasız ve silahsız âciz kullarını aziz; zayıf kullarını güçlü kıldığı, sonuçta başarıya ve zafere ulaştırdığı bir dönüm noktasıdır 15 Temmuz…

15 TEMMUZ, SEVK-İ İLAHİ'NİN YAŞANDIĞI GECEDİR…

Strateji kavramını, sevkül-ceyş kelimesinin karşılığı olarak "orduyu sevk etmek" anlamında dilimize yerleşen bir kavram olarak kullanageldiğimizi biraz önce ifade ettik. 15 Temmuz gecesinde yaşadıklarımıza bir de Fetih suresindeki ayetler penceresinden bakalım. Surede iki kez geçen şekliyle "Göklerin ve yeryüzünün askerleri/orduları Allah'ındır. Güç ve kudretin, bilgi ve hikmetin gerçek sahibi olan Allah'tır." (Feth, 4 ve 6.ayetler)

Gökteki ordular/askerler, Allah'ın melekleri ve göremeyip gücünü hissettiğimiz rüzgar, fırtına, kasırga, yağmur, bulutlar vb. olarak düşünülmüş, yine gönle inen sükunet, korkusuzluk gibi manevi destek olarak yorumlanmıştır. Yeryüzündeki ordusu/askerleri ise O'na iman edip de gönlünde mukaddesat adına inanç besleyen kişilerdir. İşte 15 Temmuz gecesi, Fetih suresindeki ayetlerden biri olan: "Müminlerin kalbine sekînet vererek onların imanını-inancını arttırdıkça arttıran O'dur. Ve göklerin de yeryüzünün de orduları Allah'ındır…" (Fetih, 4) ayet-i celilesi, kelimenin tam anlamıyla tecelli etmiş ve her şeyi inceden inceye planlamış bulunan ihanet şebekesinin tüm planları, Alemlerin Rabbi olan Allah'ın planıyla, sevk ve idaresiyle başarısızlığa uğramıştır.

En Güzel İsimlerin sahibi olan Allah Teâlâ'nın bir ismi de el-Hakîm'dir. Yani her işinde ince bir hikmetin, derin bir mananın, eşsiz bir gayenin bulunduğu Zât-ı zü'l-Celâl ve'l-Kemâl Hazretleridir O… "Hikmetinden sual olunmaz" derler ya, yine de insanın aklına geliyor: Acaba neydi bizim yüzümüze baktıran, hangi sebepti elimizi tutturan, hangi özelliğimizdi yardımına mazhar kılan?..

Bu soruya pek çok ve farklı cevap verilebilir. Ancak meseleye sadece bir yönüyle bakarak şunu söyleyebiliriz ki, kimsenin toprağında gözü olmayan ülkemizin ve milletimizin, toprakları zalimlerce işgal edilen milyonlarca mülteci ve muhacire kucak açması, maddi ve manevi fedâkarlıklarda bulunması, Yüce Mevlânın bu ülkeye ve millete merhametine ve yardımına vesile olmuştur. Çünkü o gece, bu memleketin bekası ve kurtuluşu için en çok dua edenler, yaşananları endişeyle izleyen muhacir ve mültecilerdi diyebiliriz.

Sözlerimizin sonunda, başlığımızdaki ifadeyi bir kez daha zikredelim. 15 Temmuz, gönlünde mukaddesat cevheri taşıyan müminlerin imanlarının zaferidir. Ve bu zafer, verilen 250 canın şehadet bedelidir. 15 Temmuz, Sevk-i İlahi'nin gerçekleştiği, Başkomutan Cumhurbaşkanı'na sağlam irade ve kudret, ordunun her bir neferi olan millete sarsılmaz iman, güç ve kuvvet veren Allah Teâlâ'nın bu vatana bir kez daha yardımının tecelli ettiği bir muhteşem milattır vesselam…

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN