AK Parti 18 Ağustos'ta 6'ncı Olağan Kongresini yapacak. 24 Haziran seçim sonuçları ve bu arada geçen zaman içinde muhalefet partilerinin yaşadıkları süreç Japonya ve Malezya örneklerinde olduğu gibi AK Parti'nin uzun süre iktidarda kalan hegemonik bir parti olacağına işaret etmektedir. Recep Tayyip Erdoğan'ın karizmatik liderliğinin bu başarıda büyük bir rolü bulunmaktadır. Lider, değişen ve etkileyen unsurlara ve iç ile dışta yaşanan çok yoğun çalkantılara rağmen hükümeti ve partiyi çimento gibi tutup onlarla beraber ileriye gitmektedir. AK Parti açısından yerel yönetimlerin yaklaştığı bu tarihte bu geleceğe hazırlık çalışmasıdır. Yeni yönetimin en önemli sorunu AK Parti'yi ülkeyi daha da ileri taşıyabilecek uzun süre iktidarda kalabilecek değişimin hızını yönetebilen bir parti haline nasıl getirebilecekleridir.
Türkiye'nin yakın gelecek siyasetini etkileyip belirleyecek üç önemli konu vardır:
1) Küresel güç dengelerinde yaşanan değişiklikler ve dönüşümler Türkiye'yi doğrudan etkilemektedir. Amerika Birleşik Devletleri mutlak hegemonik gücünü kaybetmektedir. Buna engel olmak veya geciktirmek için siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel araçları sonuna kadar kullanmaktadır. Trump döneminde araç kullanımı artık çok daha gözle görülür ve kaba bir şekilde yapılmaktadır. Ekonomik savaşları, Avrupa'nın askeri harcamalara daha fazla katılmasını talep, İran ambargosu ve Türkiye'den istenen taleplerin yerine getirilmemesi üzerine en son yapılan dolar operasyonu bunun dışa vurumudur. Çin nüfus, yetişmiş kaliteli insan gücü, ekonomik büyüklükler, bilimsel yayın sayısı gibi bir çok parametrede ABD'yi zorlamaktadır. Türkiye, Hindistan, Latin Amerika ülkeleri ise Amerikan etkisinden daha azade olarak karar alabilecek konumda hissetmektedirler. İran üzerinde ise Amerika'nın artık çok fazla etkili olamayacağı Avrupa ülkelerinin ekonomik amborgaya uymayacaklarını ilan edişlerinden anlaşılmaktadır. Rusya ise Amerika'nın zamanında müdahale edemeyişinden kaynaklı olarak artık kendisini çok daha etkili görmektedir. Ukrayna ve Suriye'de süreç boyunca yaşananlar bunu göstermektedir. Üstelik Trump yönetiminde diğer ülkelerin menfaatlerini ve hassasiyetlerini ihmal ederek Amerika'nın kendi menfaatleri üzerinde bencilce ısrarı diğer ülkeleri daha farklı ittifaklara ve çözüm arayışlarına itmektedir. Dolar dışı ticaret değiş tokuş aracı arayışları bunlardan sadece bir tanesidir. Türkiye oluşan yeni güç dengelerine göre konum alırken ABD ile de ilişkilerini korumak ve yönetmek durumundadır. Yakın gelecek krizi bol, öngörülemeyen kaotik bir senaryo olarak Türkiye'yi beklemektedir. AK parti bütün bu dönüşümün ortaya çıkaracağı siyasal sonuçlardan etkilenecektir.
2) Yaşanan sanayileşme, şehirleşme, metropolleşme, nüfusun yaygın bir kesiminin lise eğitiminin üstünde yüksek öğretime erişmesi; internet, sosyal medya, bulut teknolojileri gibi bilgi teknolojilerinin yaygın bir şekilde kullanımı, dünya ile anlık etkileşim ve modernleşme gibi olgular Türk toplumunu köklü bir şekilde dönüştürmüş ve hala da dönüştürmektedir. Bu süreç ise yeni siyasal taleplerin ortaya çıkarmaktadır. Şehir ölçekleri dahi toplumsal talepleri farklılaşmaktadır. Mesela 1 milyonun altındaki nüfuslu ölçekteki şehirlerde hizmetin gelmesi tatmin edici iken metropollerde hizmetin sunum süre zamanı da önemli olmaktadır. Metropollerde yaşayan insanlar zamanları az olduğundan başlanılan bir yol veya altyapı çalışmasının en kısa zamanda bitirilmesini veya iş planın kendilerine bildirilmesini güçlü bir şekilde talep etmektedirler. 100 binlik ilçede asfalt hizmeti tatmin edebilirken Metropollerde yaşayanlar ulaşımın hızını, trafiği, internet kalitesini, yeşil alanların genişlemesini önemsemektedirler. Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemiyle toplumsal taleplerin çok daha belirleyici olduğu bir süreçte AK Parti yeni oluşan toplumsal talepleri hızlı bir şekilde algılayıp yönetici elitleri aracılığıyla çözüm üretmek durumundadır.
3) Özellikle bilgi teknolojilerinin öncülüğünde teknolojik gelişmelerin geleceğin toplumsal yapılarını ve ilişkiler ağlarını köklü bir şekilde dönüştürmektedir. Sanayi üretim biçiminin ötesinde yeni üretim biçimleri ortaya çıkmıştır. Üretim biçimlerindeki değişim meslekleri, toplumsal ilişkiler ağını ve toplumun siyasetten beklentilerini dönüştürmektedir. İktidar yorgunu yönetici elitler için en büyük meydan okuma bu noktada gerçekleşmektedir. Bu ise: Var olan konum, sorun ve ilişkiler ağıyla mücadele ederken, geleceği görebilip buna dair tasarımlar ve yeni ilişkiler ağı inşa edebilmektir.
Yeni bir üretim ağları ortaya çıkmaktadır. Algoritma ve kodlamaya dayalı yazılım programlarıyla makinelere yapacakları üretim eylemleri öğretilebilmekte ve robotik makineler seri üretim yapabilmektedir. Yapay zeka aracılığıyla "öğrenen makineler" sensörler aracılığıyla üretimin bir çok alanına dair çok farklı veri türünü elde edip bunları "analiz edebilmekte/ilişkilendirebilmekte" ve üretim süreçlerini daha verimli hale getirebilmektedir. "Dijital-akıllı fabrikalar" insansız olarak veya çok az insanla otomatik olarak çok daha az maliyetli üretim yapabilmektedir. Bunun dışında nanoteknoloji ile üretilen malzemeler, genetik teknolojileri ve 3D yazıcı kullanımları üretim biçimlerini köklü bir şekilde değiştirecektir. Meslekler yok olmakta, yeni meslekler ortaya çıkmakta ve ekonomik rekabet çok daha fazla artmaktadır. AK Parti ülkeyi hem geleceğe hazırlamak hem de bu değişimin meydana getirdiği meydan okumalara ve ortaya çıkardığı sorunlara çözüm bulmak durumundadır.
Yeni kongreye gidecek AK Parti'nin siyasal geleceğini birbirlerini de etkileyen bu üç noktadaki toplumsal değişim ve dönüşümü bütün boyutlarıyla izleyebilmesi ve bu değişim ve dönüşümlere uygun reform, politika ve uygulamalar geliştirebilmesi belirleyecektir. Çünkü bu alanlarda olan değişimler çözülemeyen sorunlar, işsizlik, eğitimde, sürdürülebilir olmayan hizmetler, kırılgan, rekabet edemeyen ekonomi gibi başlıklar altında toplumsal memnuniyetsizlik ve talep şeklinde AK Parti'nin önüne gelebilir.
Yeni AK Parti yöneticilerini büyük meydan okumalar bekliyor. Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi, toplumsal talep ile siyaset arasındaki mesafeyi kısaltmış durumdadır.
Prof. Dr. Atilla Arkan