Liseye yerleştirme sürecinin incelenmesi gereken iki kısmı daha bulunmaktadır. Bunlardan ilki merkezi sınavla yerleştirme ve okullara ayrılan kontenjanların durumudur.
Liseye geçiş sürecinin merkezi imtihan kısmında yerleştirme bakımından bir sorun çıkmadı. Tabloya bakıldığında bu durum gözükmektedir.
Tablo 2 - MERKEZİ YERLEŞTİRME SONUÇLARINA GÖRE BOŞ KALAN KONTENJANLARI
Merkezi yerleştirme başarılı olup süreçte bir sorun oluşmamıştır. Öğrenciler yüzde yüze yakın bir sonuçla okullara yerleşmişlerdir. 127 247 kontenjandan sadece 197 tanesi boş kalmıştır. Anadolu İmam Hatip Lisesinde 65 Anadolu teknik programında ise 132 boş kontenjan kalmış olup ihmal edilebilir bir sayıdır.
Bu durum tüm okul türlerinde kaliteli eğitim verdiği düşünülen okullara toplumun itibar ettiğini göstermektedir. Aileler ve öğrenciler öncelikle kaliteli bir eğitim almayı hedeflemektedirler.
Merkezi sınavlarla ilgili şunu dikkatle kaydetmemiz gerekir: Bu sene merkezi sınavlara öğrencilerin yaklaşık %80 girmiştir. Bu sayı oldukça yüksektir. Bu durum öğrencilerin özgüvenleri ve ailelerin beklentileri üzerinde olumsuz etkide bulunabilir. TEOG sonrası süreçte bu makul görülebilir. Fakat etkili rehberlik hizmetleriyle öğrencilerin doğru bir şekilde yönlendirilmesi ve zaman içinde okul başarı şartı getirilmesi gibi tedbirlerle bu sayının makul düzeye indirilmesi faydalı olur.
Önümüzdeki sene yerleştirmelerin sağlıklı yapılabilmesi için okul türlerine ayrılan kontenjanların incelenmesi gerekir. Aşağıdaki tablo buna imkan sunmaktadır.
Tablo 3 - YEREL YERLEŞTİRME SONUÇLARINA GÖRE BOŞ KALAN KONTENJANLAR
Yerel yerleştirme sonuçlarına göre ise Anadolu İmam Hatip Liselerinin % 48'i Anadolu Meslek Programlarının %44'ü ve Anadolu Liselerinin % 5'i boş kalmış gözükmektedir. Sonuç olarak okulların adayların % 70'i yerleşmiş ve ilan edilen okul kontenjanlarının %30 boş kalmıştır.
Bu durumda, öncelikle okul türlerine ayrılan kontenjanların toplumun beklentilerine göre planlanamadığı gözükmektedir. Anadolu liselerinde kalan % 5'lik kontenjan ise bazı bölgelerde yine ihtiyacın iyi hesaplanamadığını veya tercih edilmeyen bu okullarda kalite sorunu olduğunu düşündürmektedir.
Diğer taraftan 2017 yılında gerçekleştirilen lise yerleştirmeleri sonucunda yaklaşık 125.000 öğrencinin özel okullara kayıt yaptırdığı görülmektedir. Yine MEB istatistiklerine göre 2017 yılında açık öğretim liselerine yeni kayıt olan öğrenci sayısı ise 71.186'dır. Dolayısıyla geçen sene örgün devlet okulları dışında yerleşen öğrenci sayısı 196.186'dır. Bu sayı düşülse, özel okula ve açık liseye gidecek öğrencinin daha fazla oldu varsayılsa bile 160.000 den fazla şu an itibariyle boşta bulunan öğrenci bulunmaktadır. Çünkü bu sene tercih yapmayan ve yerleşemeyen tüm öğrenci sayısı 380.877 kişidir. Kısa vadeli çözüm olarak ihtiyaç analiz yapılarak okul türlerinin dönüştürülmesi soruna katkı sağlar.
Tüm bu tabloda sevindirici olan Milli Eğitim sisteminin fiziki kapasite sorununu büyük ölçüde halletmiş olmasıdır. Sadece tam gün eğitime geçme hedefi bakımından fiziki kapasite artırımına ihtiyaç bulunmaktadır.
Adrese dayalı yerleştirme sistemi hedef bakımından doğrudur. Türk eğitim sisteminin odağında yerleştirme sınavları değil eğitimin kalitesini arttırma ile bugün ve geleceğin becerilerinin öğrencilere kazandırılmaları konuları olmalıdır.
Genel durum tespiti yaptıktan sonra bu çerçevede sınava dayalı bir sistem, eğitimde kalite, merkezi sınava girmeyi talep eden öğrenci sayısının azaltılması ve okul türlerinin kontenjanları konularını bir sonraki yazıda incelenebilir.
Prof. Dr. Atilla Arkan